Gül Bahçesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


(¯`•._.•♥♥ROSE GARDEN♥♥•._.•´¯)
 
AnasayfaPortalliLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Keldaniler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Keldaniler Empty
MesajKonu: Keldaniler   Keldaniler Icon_minitimeÇarş. Ocak 08, 2014 8:21 am

Keldaniler, Keldani Katolik Kilisesi'ne mensup Semitik halk.
Efes Konsili'nden sonra bağımsız bir diofizit kilise kuran Nasturiler Hindistan ve Ortadoğu'da yayılırlar.
1304 yılında Nasturilerin bazıları Katolikliği benimser ve Papa'nın otoritesini kabul ederler. Yeni kurulan bu kiliseye Keldani Kilisesi adı verilir ve bu tarihten sonra Katolikliği benimseyen Nasturilere Keldani adı verilir. Bazıları ise Keldani adının bu halka Katoliklik sonrası verilmediğini, ismin antik bir Güney Mezopotamya halkı olan Kaldelilerden geldiğini savunur.
Keldaniler Papa'nın otoritesini kabul etmekle beraber kendi inanç sistemlerini korumuşlardır ve ayinlerini kendi dilleri olan Keldanîce yaparlar. Günümüzde ayinin bazı bölümleri Arapça olarak da yapılmaktadır.
Keldanîlerin uzun bir süre Hakkari(colemêrg) merkeze bağlı Kodşanıs/Koçanis(Türkçeleştirilmiş adıyla Konak)köyünü patriklik merkezi olarak kabul etmişlerdir.Keldani patrikleri 1918'e kadar bu köyde ikamet etmişlerdir.9. yüzyıl ortalarına dek Hakkari nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan Nasturiler, 1843 ve 1846'da Cizîra botan mîrî Bedirhan Bey ile Hakkari mîrî Nurullah Bey'in düzenlediği iki saldırıda önemli ölçüde zayiat vermişlerdir. 1915-18 döneminde Kürt aşiretleri ile çatışan Hakkari Nasturileri önce İran'da Urmiye yöresine ve daha sonra İngiliz yönetimine giren Irak'a iltica etmişler. Günümüzde Patriklik Merkezi Irak'ta Bağdat'dır. Patrikleri Kardinal Mar Emanuel III. Delly'dir. Irak'ın eski lideri Saddam Hüseyin'in başbakan yardımcısı Tarık Aziz (Mikhail Yuhanna), günümüzde en tanınmış Keldanilerdendir. Irak'taki yaklaşık yarım milyon Hıristiyan'ın çoğunluğunu Keldaniler oluşturur. Keldanilerin doğu kolu, Süryaniceyi ayin dili olarak kullanır. Musul'da yaklaşık 50 bin Keldani yaşamaktadır.
Etimoloji
************
Keldani ismi ilk kez, Babil'in yönetimine geçen Kaldî Hanedanı'yla (M.Ö. 6. yy) ortaya çıkmış ve Kaldilerin ülkesine Helen (Eski Yunan) kültüründe Kaldi ülkesi (Eski Yu. Χαλδαία, Kaldaya; Ak. māt Kaldu, İb. כשדים, Kaśdim, Ar. كلدان‎, Keldan) denilmiştir. Keldan veya Kaldea, Mezopotamya'nın en güney kısmını, civarındaki günümüz Kuveyt'i, ve Basra Körfezi'nin civardaki kıyılarını kapsardı. Kaldî ismi, Latince "occultus" (gizem) isminden, "okült ile (ve/veya okültizm ile) uğraşan" anlamına gelir (Latince occulere (gizlemek, üstünü örtmek) fiilinden). Kitab-ı Mukaddes'te, "Keldani" ismi yıldızbilimci veya kâhin anlamlarında geçer.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Keldaniler Empty
MesajKonu: Geri: Keldaniler   Keldaniler Icon_minitimeÇarş. Ocak 08, 2014 8:28 am

Keldaniler 3wm7

Keldaniler

Geçmişte pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Mezopotamya topraklarında bugün hala daha pek çok etnik ve dinsel kültür barınıyor. Kuzey Irak’ta Temmuz ayında günyüzüne çıkartılan bir saray kalıntısı, Sümerlerin bu topraklarda nasıl görkemli bir uygarlığa ulaştıklarının bir kanıtı. Kazılarda ortaya çıkartılan heykellerin üzerindeki çiviyazıları da bize geçmişe dair bilgi veren en önemli belgeler. Kutsal din kitaplarının metinlerinde bu uygarlıklara dair anlatılanlar da böylece bilinmezlikten ya da söylence olmaktan kurtulmuş oluyorlar.Tevrat’da sözü edilen Keldaniler de Mezopotamya topraklarında yaşamış, başkentlerinin Babil olduğu bilinen çok eski bir etnik topluluk. Halen de nüfusları azalmakla birlikte bu bölgede varlıklarını sürdürmekteler. Tarihsel süreç içinde bir kısım Keldaniler, Doğu Hıristiyanlığının bir mezhebi olan Nasturiliği benimsemişler ve Nasturiler olarak da anılmaktalar. Bilinçli veya bilinçsiz, bu ayırım zaman zaman gözden kaçırıldığı için Keldani ve Nasturi isimleri aynı topluluğu tanımlamak icin kullanılıyor. Oysa Keldani terimi etnik bir ayırımı belirtirken, Nasturi ise dinsel bir ayırımı belirtiyor. Nasturiler dışındaki Keldaniler ise Katolik kilisesine bağlı Hıristiyanlar. Bu topluluklara dair araştırmalar da esasen dinler tarihinin konusunu oluşturuyor.

Bugün British Museum’da sergilenmekte olan Mezopotamya eserlerinden pek çoğunu 1845’den itibaren yaptığı kazılarla ortaya çıkartıp İngiltere’ye taşıyan arkeolog Henry Austen Layard, ‘Ninova ve Kalıntıları’ (Avesta Yayınları, 2000) isimli kitabında bu bölgede geçirdiği günleri anlatıyor. 1849’da ilk kez basılan ve bugün hala daha bölge ile ilgili pek çok araştırmaya kaynaklık eden Layard’ın kitabında, yalnızca o dönemde Osmanlı toprağı olan Mezopotamya bölgesinde yapılan arkeolojik kazılar değil, bölgede yaşayan topluluklara dair anılar ve gözlemler de yer alıyor. Bölgede yaşayan topluluklardan Yezidiler ve Nasturiler, kitapta Arap, Türk ve Kürtlerden daha kapsamlı bir yer alıyor ve Nasturiler de Keldani Hıristiyanları olarak anlatılıyor.

Ülkemizde çok az tanınan Keldaniler ile ilgili olarak ilahiyatçı Kadir Albayrak tarafından kaleme alınan ve 1997 yılında Vadi yayınlarınca basılan ‘Keldaniler ve Nasturiler’ yukarıda sözü edilen bu dinsel ayırımı inceleyen bir eser. Tarihsel süreçde Keldanilerin orijinleri hakkındaki teoriler, dilleri ve dillerinin gelişimi, Hıristiyanlığı kabul ettikten sonraki dönemdeki ibadetleri, inançları ve inançları nedeniyle uğradıkları ayrımcılığa değiniliyor. Kitapta Keldani nüfusun Türkiye’deki ve dünyadaki dağılımına dair bilgiler de var. Türkiye’den başka, İran, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Rusya, Hindistan, Fransa, A.B.D. ve değişik birçok Avrupa ülkesinde de dağınık olarak bulunuyorlar. Türkiye sınırları içinde ise Diyarbakır, Mardin, İstanbul, Bitlis, Mersin, Maraş, Urfa, Siirt, Van Hakkari’de de yerleşik durumda bulunan Keldani nüfus giderek azalmakta. Ayrıca yapılan sayımlarda mezheple ilgili soru sorulmadığı için Hıristiyan nüfus içinde değerlendirildiklerinden sayıların ne kadar sağlıklı olduğu da şüpheli. Osmanlı Devleti zamanında en fazla 80000 olduğu düşünülen Keldani nüfusun 1. Dünya Savaşında verdikeri bağımsızlık mücadelesi nedeniyle önemli ölçüde azalarak 40000 kişiye indiği sanılıyor. 1989 yılında Kuzey Irak’tan gelen göçle, pek çok Keldani’nin de Türkiye’ye giriş yapığı biliniyor. Ancak, o günden bu güne Avrupa ülkelerine yoğun bir şekilde göçmüşler.

Keldaniler’in, matematik ve astrolojide gelişmiş bir kültür oldukları tarihi bilgiler arasında yer alıyor. Bu bilgilere göre, Keldaniler yılı 365 gün, 6 saat, 11 dakika olarak saptamış, yılı da ayın devrine bakarak bazıları 29 bazıları 30 gün olmak üzere 12 aya bölmüş, ortaya çıkan altı saatlik farkı da 6 yılda bir 30 günlük bir ay ilave ederek gidermişler.

Tevrat’da yer alan anlatımlar ve konuştukları dilin kökeni ile ilgili yapılan araştırmalar, Keldanilerin geçmişleri M.Ö.2000 yıllarına kadar uzanan Asur kökenli bir etnik topluluk olduklarına değgin en güçlü kanıtı oluşturuyor. M.S. III. yy’dan başlayarak Hıristiyanlığın Mezopotamya’da yayılmasıyla birlikte Doğu Hıristiyanlığı’nın gelişimi de başlamış. Edessa (Urfa) din okuluna bağlı Hıristiyanlar ile Roma-Bizans kilisesi arasındaki görüş ayrılıkları sonucunda 4.yy. sonunda bir kısım Keldaniler Nasturiliği benimseyerek Doğu Hıristiyanları arasında yer almışlar. Doğu Hıristiyanlığı içinde yer alan diğer mezheplerse Süryanilik ve Yakubilik. Burada kısaca Doğu Hıristiyanlığı ile Roma kilisesi arasındaki temel görüş ayrılığına değinmekte yarar var. İki kilise arasındaki görüş ayrılığı İskenderiye Kilisesi ile Antakya Kilisesi arasındaki İsa’nın tanımlanmasında odaklanmakta. İskenderiye Kilisesi İsa’yı Tanrı’nın oğlu ve Meryem’i de Tanrı’nın annesi olarak kabul ederken, Antakya kilisesinin takipçileri İsa’nın ilahi karaktere sahip bir insan olduğunu savunuyorlar. Ayrılıkların giderilebilmesi için 431 yılında toplanan Efes Konsülünde de bir uzlaşma sağlanamayınca çeşitli karşıtlıkların ortaya çıkışı engellenemiyor. Bu arada yapılan baskılara ve Antakya Okulunun kapatılmasına rağmen Urfa okulu ve o da kapatıldıktan sonra Nusaybin’de Doğu Kilisesinin öğretileri sürdürülmüş. Zamanla Nasturiler daha sonra pek çok ülkeye yayılırlarken, Keldanilerin bir kısmı da Roma’nın otoritesini kabul etmiş.

Keldaniler, Diyarbakır ve Mardin’de Kiliselerinin vakıflarını da kurmuşlar ancak, cemaatteki azalma nedeniyle bu kiliseler işlerliklerini kaybetmişlerdir. Ayrıca İstanbul da Keldanilerin göçettiği bir ilimizdir ve burada da bir vakıf kurulmakla birlikte yine cemaatin çok küçük olduğunu belirtmek gerekiyor. Nasturi inancına bağlı olan Keldaniler ve Katolik kilisesine bağlı olan Keldanilerin ayin usullerinin de diğer Hıristiyan ayinlerinden farklılıklar taşıdığı bilinmekte. Mezopotamya ve Anadolu kültürlerinin dinsel kültürlerle de etkileşim içinde olmaları kaçınılmaz.

Anlatılanlardan da anlaşılacağı ve diğer pek çok etnik ve dinsel kimlikler için de olduğu gibi Keldanilerin kimlikleri günümüzde de araştırmacılar arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor. Tarihsel süreçte, Keldaniler, Hıristiyan olarak anılmış, Araplar ve Kürtler tarafından dışlanmış, Oysa ki tarihte yine bu bölgede yaşamış oaln Yezidiler ve Keldanilerin Kürtler tarafında dışlandıklarına ve baskılarla karşılaştıklarına dair yorumlar var. Son yıllarda ise bölgedeki bağımsızlık iddiaları nedeniyle değişik etnik ve dinsel kültürleri Kürt olarak nitelendirmeye yönelik yoğun çabalar var. Göç etmeyi kolaylaştıran bu iddialar da bu topluluklar arasında ilgi görüyor.

Günümüzde kültürel harmanlama olarak Türkçeleştirebileceğimiz ‘Acculturation’ terimi farklı toplumların birbirleriyle zaman içinde karşılıklı etkileşimi ile oluşan değişiklikleri tanımlamakta kullanılan bir terim. Tarih boyunca çeşiti toplulukların göç ettikleri, çeşitli ülkelerin diğer devletler tarafından işgal edildikleri ve hatta bazılarının tarih sahnesinden silindikleri biliniyor. Yine çok eski tarihlerden bu yana ticari ilişkilerin de varlığı kanıtlanmış durumda. Tarih boyunca oluşan bütün bu değişiklikler kültürlerin karşılıklı etkileşimini zorunlu kılıyor. Bu sürecin yazılı tarihinin noksanlığı ise bazı kültür ve toplulukların orijini konusunda kesin yargılar elde etmemizi zorlaştırıyor. Bütün bunları ise çok bildiğimiz bir değisi akla getiriyor ‘Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi?’

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Keldaniler Empty
MesajKonu: Geri: Keldaniler   Keldaniler Icon_minitimeÇarş. Ocak 08, 2014 8:33 am

ASURI-SÜRYANI-KELDANI-ARAMI HALKLAR,KÜRT DEVLETININ KURULMASINA SEYIRCI KAL
ASURI-SÜRYANI-KELDANI-ARAMI HALKLAR,KÜRT DEVLETININ KURULMASINA SEYIRCI KALAMAZLAR!



ABD’nin Irak’a yönelik olasi müdahalesi sonrasinda yeniden sekillenecegi kuskusuz olan Irak cografyasinda olusturulmasina calisilan federal bir “Kürdistan” devleti, bölgede yerlesik bulunan Asuri-Süryani-Keldani-Arami Hiristiyanlarin gelecegini karartacak korkunc bir felaketin baslangici olacaktir.

Mezopotamya’nin en eski sakinleri ve dünyanin ilk Hiristiyanlari olan Asuri-Süryani-Keldani-Arami’lerin atalarina ait topraklari aralarinda bölüserek iki ayri yönetim olusturan KDP ve KYB, 07 Eylül 2002’de Salahaddin kasabasinda imzaladiklari bir anlasma ile savas sonrasinda iki yönetimin ve pesmerge güclerinin birlestirilerek “Kürdistan” federal devletinin olusturulmasini kararlastirdilar. Bu anlasmanin ardindan, 04 Ekim 2002’de Erbil’de “Kürdistan Ulusal Parlamentosu”nun acilisi yapildi. 105 üyelik parlamentoda, Hiristiyanlar, KDP ve KYB’nin piyonlari olan 5 kisi ile göstermelik olarak “temsil” edildi.

KDP ve KYB, öteden beri Mezopotamya Hiristiyanlarini imhaya yönelik cabalar icerisinde bulunmaktadirlar. Buna en carpici kanit, Asuri-Süryani-Keldani-Arami halklarinin tarih boyunca ve bugün de üzerinde yasadiklari Mezopotamya topraklarinin “Kürdistan” haritasi icinde gösterilmesidir. Daha da korkuncu, bu Hiristiyan halklar Kürtlestirilmek istenmektedir. Kürt yazarlarinin eserlerinde, “Süryani Kürtler”, “Asuri Kürtler” gibi ifadelerin kullanilmasi, bu halklarin kimliklerinin inkârinin en belirgin kanitidir.

Kuzey Irak’ta, Hiristiyanlari parcalamayi amaclayan KDP ve KYB, kendi siyasi cizgileri dogrultusunda kurdurduklari; Asuri Demokratik Hareketi, Asuri Ulusal Partisi, Beytülnahreyn Demokrasi Partisi, Beytülnahreyn Ulusal Hareketi, Keldani Demokratik Birlik Partisi gibi güdümlü olusumlarla, imha ve inkar sürecini hizlandirmaktadirlar.

Nitekim, KDP ve KYB tarafindan hazirlanan ve kurulacak federal “Kürdistan” devleti ile birlikte yürürlüge konulmasi amaclanan “Federal Kürdistan Anayasasi” taslagi, 27 Ekim 2002’de Köysancak’ta yapilan toplantida, yukarida isimleri zikredilen 5 güdümlü Hiristiyan partisinin(!) temsilcilerince de benimsenmistir. Oysa anilan anayasada, Hiristiyan halklara inanc-kültür serbestisi disinda hicbir hak taninmamistir. Anilan 5 partinin, “Kürdistan” devleti ve “Anayasa”si ile “Kürdistan Ulusal Parlamentosu”nu onaylamalari, Asuri-Süryani-Keldani-Arami kimliklerinin inkari ile esdegerdir.

Kurulmasi tasarlanan “Kürdistan”da, Kürtlerin egemenlik döneminin, Mezopotamya’daki Hiristiyanlarin tarihten silinmesi demek olacagini söylemek icin, kâhin olmak gerekmez.

Tarihin cesitli dönemlerinde, bölgedeki yerel yönetimleri ellerinde bulunduran Kürt beylerinin, Hiristiyan Asuri-Süryani-Keldani-Arami halklarina nasil bir soykirim uyguladiklari biliniyor. Kaldi ki, bölgede bir Kürt devletinin tesisiyle, devletin tüm yönetim kademelerini ellerine gecirecek Kürtlerin, gecmisteki zulüm ve katliamlarindan vazgececeklerini söylemek mümkün degildir.

Körfez Savasi (1991) sonrasinda, özellikle KDP yönetimince Asuri-Süryani-Keldani-Arami’ler üzerinde yogunlastirilan baskilar bilinmektedir. Shaklawa’da, 10 Subat 1997’de, iki Asuri’nin (Lazar Matta ve oglu Hawel) Kürtler tarafindan sokak ortasinda vahsice öldürülmesi olayi Avrupa’da büyük protestolara konu olmus, yayinlanan bildirilerde, “olayin Kürtler tarafindan Asurilerin kökünü kazimayi amaclayan planli bir politikanin sonucu oldugu” vurgulanmisti.

Anilan olaydan iki ay sonra, 14 Mayis 1997 tarihinde, KDP gücleri; Duhoq, Zaxo, Rewanduz, Shaqlawa, Erbil gibi cesitli yerlesim birimlerindeki Asuri-Süryani-Keldani-Arami Hiristiyanlara karsi giristikleri saldirilar sirasinda; 18 Hiristiyan köyü bosaltilmis, binlerce hektarlik ekili arazi, bag ve bahceler yakilmis, yüzlerce kisi gözaltina alinarak iskencelerden gecirilmis, onlarca kisi de hunharca katledilmistir. Özellikle, 16 Mayis 1997 günü ve sonrasinda, Hiristiyanlarin yerlesik bulunduklari Erbil’in Anqawa kasabasinda, KDP pesmergelerince evlere baskinlar düzenlenmis, esyalar talan edilmis, pekcok sucsuz ve savunmasiz insan vahsi bir sekilde kursuna dizilmistir. KDP’nin bu insanlik disi zulüm ve baskilarinin Asuri-Süryani-Keldani-Arami’ler tarafindan unutulmasi mümkün degildir.

Tarihi gercekler sunu gösteriyor ki, bugün Asuri-Süryani-Keldani-Arami’lerin her bir ferdinin, dünyanin cesitli ülkelerinde mülteci ve vatansiz olarak yasamak zorunda birakilmasinin yegâne sorumlusu Kürtler’dir.

Bu gercegin isiginda, Irak’a yönelik olasi savas sonrasinda, bölgede federal “Kürdistan” devletinin ABD ve müttefiklerinin eliyle tesis edilmesi ve Asuri-Süryani-Keldani-Arami’lerin Kürt yönetiminin insafina/ merhametine terk edilmesi, bu halklarin tümüyle yok olmasina zemin teskil edecektir.

Bu nedenle, dünyanin cesitli ülkelerindeki tüm Asuri-Süryani-Keldani-Arami’ler, Mezopotamya’da kurulmasi tasarlanan “Kürt devleti” gayretlerini bosa cikarmak icin seferber olmali ve ayaga kalkmalidirlar.

Saddam rejiminin yikilmasi sonrasinda, Irak’ta olusturulacak demokratik bir sistem icerisinde, tüm Irak halklarinin yönetimde temsil edilmelerini talep ediyor ve “Kürdistan’a hayir!” diyoruz.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
 
Keldaniler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gül Bahçesi :: GİZEMLER ÜLKESİ-
Buraya geçin: