Gül Bahçesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


(¯`•._.•♥♥ROSE GARDEN♥♥•._.•´¯)
 
AnasayfaPortalliLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ATASÖZLERİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeÇarş. Şub. 18, 2015 4:07 pm

KALBDE DOĞRULUK OLURSA,AHLAKTA GÜZELİK OLUR.
AHLAKTA GÜZELLİK OLURSA EVDE AHENK OLUR.
EVDE AHENK OLURSA MİLLETİN ARASINDA İNTİZAM OLUR.
MİLLETİN ARASINDA İNTİZAM OLURSA DÜNYADA SULH OLUR.
******************ÇİN ATASÖZÜ**********************


En son Beyaz Melek tarafından Salı Mayıs 12, 2015 6:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeSalı Mart 10, 2015 6:51 pm

ÇOCUK İSTEMEYENLER OKUSUN!
Bu makalede,12 senede 10 çocuğu olan bir ailenşn karşılaştıkları güçlükleri nasıl yendiği anlatılmaktadır.
**********
*Vance Packart Amerika Magazine*
***
Hayat pahalılığının gittikçe arttığı şu günlerde,siz de çocuklarınızı büyütmekte zorluk çekiyorsanız.Bayan Taylor Jacsonun başına gelenleri okuyunca muhakkakki halinize şükredeceksiniz.Bayan Jackson yalnız geçen sene 10 çocuğuna 41 çift ayakkabı satın almıştır.Fakat o,hayatından hiç şikayet etmemektedir.Zira Bayan jacson ce doktor kocası daha gençken büyük bir aile kurmak hususunda anlaşmışlardı ve ikisi daha tıp fakültesnde iken paraları olmadığı halde bu işe girişmişlerdi.O kadar ki 7 snede 7 çocuk sahibi olmuşlardı.
Onlar daha kolejde okurken yalnız fakir ailelerinin çok çocuğu olduğunu duyuşlardı.Halen 38 yaşında olan Doktr Jackon,Denverın tanınmış doktorlarından biridir.Karısı tam 36 yaşındadır.Çocukların yaşı ise,2 ilâ14 yaş arasındadır.BayanJackson ,5 kız,5 erkek olmak üzere 12 senede 10 çocuk doğurmuştur.Evvela arka arkaya 5 kız doğuran bayan jacson daha sonra birbir arkasına 5 erkek çocuk doğurmuştur.Bunların hiç bir iikiz değildir.
Onun çocuklarını büyüttüğü seneler içinde çekmediği zorluk kalmamıştır.Bütün bu güçlüklere ragmen hem kocasına yardım etmiş hem de çocuklarını büyütmeğe muvaffak olmuştur.Bu müddet zarfında,çocuk psikolojisi üzerine ihtisas yapmıştır.
Jacksonların ne hizmetçisi ne de uşağı vardı.Buna rağmen onlar gezmesini ve eğlenmesini pek iyi bilmektedirler.Her hafta 10 çocuğu otomobile koyan jacksonlar,onlara en güzel yerleri gezdirirler.Bazen kamp kurduklarıda olur.Jacksonlar ailesinin 2 çello,keman,klarnet,flüt ve piyanadon ibaret bir orkestrası vardır.
Birçok kimseler bayan jacksonun 10 çocuğu olduğunu duyunca,onun bütün vaktinin bulaşık yıkamak ,yatak düzeltmek ve dikiş dikmekle geçtiğini zannederler.Halbuki vaziyet hiç de öyle değildir.Onlar aralarında iş bölümü yapmışlardır. En küçük çocuk bile yaşına göre yapabileceği işler vardır.Mesela çamaşır günü 9 yaşındaki RAPLH,8 yaşındaki İRETTA ve 7 yaşındaki NANCY çamaşırlların toplanmasında ve makineye konmasında anneleirne yardım ederler.
5 yaşındaki RİCHARDdan başlıyarak bütün çocuklar kendi yataklarını düzeltmektedirler.9 yaşındaki RALPHise hem kendi yatağını,hemde küçük kardeşleri WARREN VE EVANın yataklarını düzeltmektedir.5 kız da,odaları temizlemekte ve evin tertibiyle meşgul olmaktadır.
Jacksonlar sabah uykudan uyanır uyanmaz evde bir faaliyet başlar.En büyük 3 kız olan ALİCE,EVELYN ve LOUİSE kahvaltıyı ve mektebe giden 6 kardeşinin sefer taslarını hazırlarlar.5 yaşındaki Richard da sofrayı kurar.İretta ve nancy adlı kızlar,küçük kardeşleri Evan ve warrene yardım ederler.KAhvaltıdan sonra her çocuk kndi tabağını mutfağa götürür.
KArı koca Utah Üniversitesinde oldukları sırada sevişerek evlenmişlerdir.Bundan sonra,Taylor,5 sene müddetle bir fabrikada kimyagerlik yapmıştır.O doktor olmağa karar verdiği sırada Louisse Evelyn ve Alice doğmuş bulunuyordu.Taylor,Utah üniversitesinde 2 sene okuduktan sonra ailesi ile beraber Colorodo Üniversitesine gitti.Orada da 1 sene okudu.
Bu müddet zarfında,Taylor,ailesini geçindirmek ve tahsil masraflarını karşılayabilmek için marangozluk,boyacılık ve hocalık yapmıştır.Çok sıkıştığı zamanlarda kanını satmış ve şoförlük bile yapmıştır.KArısının onun tahsil hayatında muvaffak olmasında büyük rolü vardır.Çocukların sayısı arttıkça onlarla başa çıkamıyacağını anlayan Bayan Jackson bir çocuk bakım evi açmış ve dışarıdan getirilen her çocuk için 1 dolar almıştır.Bu sayede Jacksonların geliri arttığı halde bütün müşküller ortadan kalkmamıştı.
Karıkocanın eline açıktan birpara geçince,onlar toptan fiatına bol miktarda erzak alırlardı.Sütün fiatının süratle arttığını gören bayan jackson süt şiketine giderek bazı dükkanlardan fazla süt aldığını ispat etmiş ve toptan fiyatına süt süt satın amağa muvaffak olmuştu.bu sayede senede 250 dolar tasarruf etmişti.
Taylorun 33 yaşında iken bir muayyehane açmağa karar verdiği zaman ceman 7 çocuğu vardı.O epeyi aradıktan sonra iki oda bulmağa muvaffak oldu.
Şimdi Taylor Jacsonun 3 doktor tarafından kullanılmak üzere yapılmış ve iki dairesi kendisi tarafından kiraya verilen büyük bir binası vardır.Fakat binanın borcu henüz bitmemiştir.Jacksonlar başka doktorların 10 senede yapabildipği işi 5 senede yapmasını bilmiştir.
Jacksonlar ideal bir ailedir.Karı koca birbirlerine karşı olan sevgileri ve bağlılıkları sayesinde bütün müşkülleri yenmesini bilmişler ve çocuklarını da hayatta muvaffak olacak şekilde yetiştirmeyi ihmal etmemişlerdir.
Jacksonlar çocuklarını büyütürken bütün güçlükleri yenmesini bilmişlerdir.Bu ailenin çocuklarını byütmek için katlandığı fedakarlık,her aileye örnek teşkil edecek değerdedir.
ARAŞTIRMA DELEME:
BETÜL UCA
‎27 ‎Aralık ‎2014 ‎Cumartesi
04:33:28
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeSalı Mart 10, 2015 6:57 pm

MEÇHULLERDEN GELEN İNSANLAR
****
Mr.magazine Amerika
Joel Charles
Amerika
Her sene,binlerce insan,ansızın ortadan kaybolur ve onları,bir daha gören olmaz.Ne oldukları yahut nereye gittikleri,asla aydınlatılamıyan bir esrar olarak kalır.
Fakat,yeryüzünün sakin bir bölgesinde,garip giyimli yahut çıplak,hiç kimse tarafından bilinmeyen ve anlaşılmaya bir lisan konuşan ve kim olduğunu yahutnereden geldiğini izah edemiyen bir insanın ansızın peydah olması,bu kaybolma vakalarından da daha esrarengizdir.
Bu gibi vakalar,zannedildiğinden daha fazladırMesela,3 Nisan 1817 tarihinde,garip elbiseli genç bir kadın,İngilterenin Bristol şehri civarındaki bir evin kapısını vurarak yiyecek istemiştir.Evin sahipleri onu besledikten sonra Bristol yargıçlarından SAMUEL WORRAL'a teslim ettiler.Hadiseyi haber alan Bristol'un lisan mütehassısları,kızı bilinen bütün lisanlarda konuşturmayı denediler.Fakat nafile!Nihayet Endonezyaadan gelen biri kızla konuşmağa çalıştıktan sonra,onunla anlaşmağa muvaffak olduğunu söyledi.Sözde,kızla MALAY lisanıyla konuşmuş ve başından geçenleri öğrenmişti.
Kız,Cavalı Prenses CARABOO imiş.Bir gün,bahçesinde dolaşırken korsanlar tarafından kaçırılmış.Korsan gemisinde aylarca kaldıktan sonra,bir kolayını bulup denize atlamış ve İngiltere sahiline çıkmış.
Bu hikaye,bir middet için meraklıları susturdu.Fakat günün birinde prensesle konuşmağa çağrılan Oxford Üniversitesinden bir alim onun en temiz Malay lisanın bile anlamadığını farketti.
Bunun üzerine Endonezyalı maceraperest arandıysada bir türlü bulunamadı.Adamın hikayeyi sırf alay olsun diye uydurduğu anlaşılıyordu.
Bir m,ddet sonra kızı kocasından kıskanan Bn.Worral,onu Amerikaya yooladı.PRENSES CARABOO orada kendi lisanıyla yazdığı yazı sergileri açmak suretiyle hayatını kazanmanın yolunu buldu.
Kız,prenses yahut Cavalı değilse kimdi ve nereden gelmişti?Bu hiç kimse öğrenemedi.Kız sırrıyla mezara girdi.
1828 Mayısında Almanyanın Nürenberg şehrinde,perişan kılıklı 16 yaşlarında bir gencin peydah olması PRENSES CARABOO vakasından daha da gariptirçYürümekte zorluk çeken zavallı,şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu.Elinde,bir süvari yüzbaşısına hitben yazılmış bir mektup vardı.
Çocuk SÜVARİ OLMAK İSTİYORUM ve BİLMİYORUM cümlelerinde başka birşey konuşamıyordu.Eline kağıt kalem verilince zorlukla KASPAR HAUSER ismini yazabildi.
Kaspar ilk önce hapse tıkıldı.Bütün Alman şehirlerinin caddelerine resimleri asıldı.Vakayı Avrupada duymayan kalmadı.Avrupanın birçok memleketlerinden onu görmeye gelenler oldu.Fakat onun kim oldğunu bilen hiç kimse çıkmadı.
Bunun üzerine Nürenbergliler,Kasparı evlat edindiler.George Friedrich Daumer adlı bir din aliminin yanında yaşamaya başladı.Kaspar çok geçmeden Almacayıda öğrendi.
Bu sayede,hayatı hakkında bildiklerini etraftakilere anlatabildi.En eski hatıraları karanlık ve küçük bir hücre ile ona ekmek ve su getiren bir adama aitti.Güünün birinde bu adam ona Almanca iki cümle ve ismini karalamasını öğretmiş,ve sonra onu güneş ışığına çıkararak şehrin kapılarında bırakmıştı.
Bu hikayeyi duyan bazı alimler,kasparı düzenbazlıkla itham etmekte gecikmediler.Dİğer bazıları ise onun,kendi hakkında kurduğu türlü hayallerin tesirinde kalan bir deli olduğuna kanat getirdiler.
17 Ekim 1839 tarihinde Kaspar,Duamerin mahzeninde alnında bir yara olduğu halde bulundu.Biraz sonra kendine gelince,siyah maskeli bir adamın ansızın belirdiğini ve onu bıçakladığını söyledi.
Tabiatıyla alimler,Kasparın herkesi hikayesine inandırmak için bu bıçaklama hadisesini uydurduğunu hükmettiler.
4 yıl sonra,bir aralık günü Kaspar yanını tuta tuta bir parktan sokağa fırladı.Etrafında toplananlara maskeli adam tarafından bıçaklandığını söyledi.Birkaç dakika sonrada Prof.Daumerin evinde öldü.Muayene neticesinde keskin bir aletin,kalbini deldikten sonra midesine ve karaciğerine girdiği anlaşıldı.
Yeni yağan karla örtülü olan parkı arayanlar,KAspardan başka bir kimsenin ayak izine tesadüf etmediler.Çocuğun ölümüne sebep olan silahda bir türlü bulunamadı.Bunular beraber doktorlar,kasparın kendi kendine yaralanmış olmasını imkansız olduğunda karar kıldılar.
İngilterede zaman zaman çıplak insanların meydana çıktığı olmuştur..1904-1905yılları arasında bunlardan 10 tanesi polisler tarafından ele geçirilmişti.
Çıplaklardan ilki,Cheadle şehrinde bir polis tarafından görülmüştü.Onun konuştuğu lisanı anlıyamıyan polis onu bir çuvala tıkıp karakola götürmekten başka çare bulamamıştı.Meçhul adamı anlıyan hiç kimse çıkmayınca mesele onu bir tımarhaneye tıkmak suretiyle halledili vermişti
10 çıplaktan bir diğeri,elinde garip işaretlerle dolu bir defter olduğu hlade yakalanmıştı.Uzak bir memleketten gelen bir seyyah gibi yol üzerinde gördüğü şeylerin resmini çizmişti.Defteri tetkik eden alimler içindeki yazıların bilinen hiçbir lisana uymadığını bildirdiler.Adamın başka bir seyyareden gelmiş bir casus olabileceği hiç kimsenin aklına gelmedi.
Yeryüzünün her köşesinde bazı esrarengiz çocukların ansızın meydana çıktıkları olmuştur.Bunların birçoğunun vahşi hayvanlar tarafından büyütüldüklerine inanılmaktadır.
Bunların ilki 1790 tarihinde,Fransanın Aveyron şehri civarında bir kurt ininin içinde bulunmuştu.11 yaşında bir oğlan olan bu garip mahluk kurt gibi uluyor ve onlar gibi bayatlamış etleri yutuyordu.Elleri kurt pençelerine benziyordu.
Zamanın en meşhur psikologu Dr. Rene İtarada teslim edilen çocuk çok geçmeden kendi kendine giyinmeyi yemek yemeyi ve insanların yanında oturmayı öğrendi.Fakat psikolog bütün gayretlerine ragmen ona YEMEK ve dadısının isminden başka hiçbir kelime öğretemedi.
1937 yılında Türk avcılarının uludağ yamaçlarında bir ayı ininde 16 yaşlarında bir kız bulduklarını herkes tarafından bilinmektedir.Ayı gibi hırlayan kız,avcıları görünce inin içine çekilmiş ve onlara saldırmıştı.
Hindistanda kurt çocukların bulunması pek nadir bir hadise değildir.Bunların en meşhurları 1920 de bir kurt ininde kurt yavruları arasında bulunan 7 ve 2 yaşlarında iki kızdır.
Kendilerine Kamala ve Amala adları takılan bu iki kız insan gibi ses çıkaramıyorlar,gündüzleri uyuyor ve geceleri kurtlar gibi ava çıkıyorlardı.
Amala 11 ay sonra öldü.Zamanla dik yürümeğe insan gibi yemek yemeğe alışan ve 30 kelime öğrenme ile ingilizce konuşmayı öğrenen KAmala ise 18 yaşına kadar yaşadı.
Bazan da bazı kimselerin ne olduklarını anlamadan meçhul bir kuvvet tarafından sürüklenerek kendilerini bilmedikleri bir yerde buldukları olmuştur.
Bunların en meşhurları Pansino kardeşlerdir.Birgün evleri civarıda dolaşmakta olan iki kardeş birdenbire kendilerini 45 km uzaktaki bir yerde bulmuşlardı.Çocuklar oraya nasıl geldiklerini bir türlü izah edemediler.
Bir müddet sonra Akdenizde balık tutmakla meşgul bulunan bir kayıkçı ansızın sandalda Pansinı kardeşleri göründe hayretten dona kalmıştı.
1920 de de Avustralyanın Balhurst şehrinde bir karakola dalan bir adam garip bir hikaye anlatmıştı.Bürgün Londrada yürürken başı dönmüş kendine geldiği zaman Avusrtalya da bir çiftlikte çalıştığını görmüştü.Londra ile Avustralya arasındaki muazzam mesafgeyi nasıl katettiğine dair hiçbir fikri yoktu.
ARAŞTIRMA DERLEME
BETÜL UCA
‎28 ‎Aralık ‎2014 ‎Pazar
20:05:15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeSalı Mart 10, 2015 7:02 pm

TENOR
Tenor Lauritz Melchior ile soprano Maria Jeritza,Wagnerin WALKÜRE operasında karşılıklı şarkı söylüyorlardı.Melchior Siegfried,Jeritza ise Sieglinede rolünde idi.Bir aralık soprano rol icabı yere çöktü.Tam bu sırada Melchior,uzun bir aryaya başladı.Tenorun dikkati üzeirne çekmesine dayanamıyan Jeritza,bir hamlede üzerindeki örtüleri iterek güzelliği ile meşhur bacaklarını meydana çıkardı.Tabiatıyla bütün gözler bacakların üzerine dikildi.Hiç kimsenin kendisini dinlemediğini fark eden Mel.. ayağının ucuyla sopranonun bacaklarına tekme atarak örtüleri eski vaziyetine getirdi.Jer..bacaklarını gene dışarı çıkartmakta Mel.. ise tekme ile örtüleri eski haline kaydırmakta tereddüt etmedi.İki opera artisti arasındaki bu düello seyircilerin şaşkın bakışları karşısında aryanın sonuna kadar devam etti.
İNSAN BİR ŞEYİ SEVMEDİKÇE ONU ANLAMAYI ÖĞRENMEZ.
GOETHE
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeSalı Mart 10, 2015 7:04 pm

DANİMARKADA VEREM NASIL YOK EDİLDİ?
---------------------------------------------------
iNSANLIĞIN en büyük başbelalarından biri,veremdir.Fakat son 40 sene içinde milyonlarca kişinin ölümden kurtulmasında küçücük bir pulun ve bu pul vasıtasıyla esaslı bir faaliyete girişen bir Danimarkalınınbüyük rolü vardır.
Bundan tam 50 sene evvel Kopenhang postahanesinde çalışan Einer Holboell adlı bir memur,Noel ve yeniyılı tebrik kartlarını damgalamakla meşguldü.Tam elinin altında biriken bir sürü mektuba baktığı sırada hatırına birşey geldi.Fikrini arkadaşlarına izah edince çok beğendiler.Postahanedek memurlar gelip gidenlere bu meseleyi açtılar.Kısa birmüddet sonra Kopenhangda Einar Holboellin buluşunu duymayan kalmadı.
Bu çok basit bir fikirdi.Einar fakir bir ailenin oğlu olduğu için Danimarkada pek çok veremli olduğunu biliyordu.Memlekette gayet az hastane ve sanatoryum vardı.Öyleyse neden Noel mektuplarına hususi pullar yapıştırılıp bunların geliri hastane inşasına ve veremle mücadeleye tahsis edilmiyordu?
Bu haber nihayet Danimarka kralı 9.Christianın kulağına kadar gitti.Einarın fikrini pek beğenen kral tecrübe edilmesini emretti.İşte ilk noel pulu bu şekilde meydana geldi.
Noel pulunun satışa çıkarıldığı ilk sene 4 milyondan fazla pul satıldı.Üzerinde Noel pulu bulunmıyan mektuplar kabul edilmiyordu.1904 senesinde aynı usul İsveçte ve 1906 da Norveçte de tatbik edilmeğe başlandı.Artık ismi geçen memleketlerde vereme karşı amansız bir mücadele açılmıştı.
1904 ten itibaren Amerikaya gelen mektuplar üzerinde bu pullar bulunması Jacob Riis adlı birinin dikkatini çekti.6 kardeşi veremden öldüğü için hastalığın feciati hakkında esaslı malumatı vardı.J.Riis o sırada yazdığı bir makalede,bu pulların önemimini bütün Amerikan milletine anlatarak Amerikada da kabul edilmesini teklif etti.
O sırada amerikada her yıl veremden 150,000 kişi ölüyordu.Bu feci vaziyete ragmen hastalıkla birkaç doktordan başka alakadar olan yoktu.Böyle bir memelekette birkaç kuruşluk bir pul ne fayda sağlayabilirdi?
O sırada Emery Bissell adlı bir kadın tahsisatsızlık yüzünden kapanmak üzere olan bir sanatoryumun kapanmaması için çare bulmağa çalışıyordu.Ayda 300 dolar para lazım olduğu halde kimse yardıma yanaşmıyordu.O jacob Riisi bütün kalbiyle desdeklediği halde kimse bu fikre aldırış etmiyordu.Biçok kimseler tedavisi imkansız bir hastalık için para harcamanın doğru olmıyacağını söylüyorlardı!.
Emery Bissel sabırlı bir kadındı.Nihayet 7 Aralık 1907 tarihinde maksadına nail oldu.O gün Amerikada ilk noel pulu satışa çıktı.Fakat beklenen netice elde edilemeyince hiç kimse bu fikre kulak asmadı.Emery bir gün tanınmış gazetecilerden biriyle konuşurken danasını ona anlattı.Tekliifi gayet makul bulan gazeteci onu pulları ile beraber gazetenin yazı işleri müdürüne götürdü.Gazetenin yazı işleri müdürü bu davayı benimsedi ve gazeteye 50,000 pul gönderilmesini rica etti.
Ertesi günden itibaren esaslı bir mücadele başlamıştı.Artık mücadele kaznılmış ve her taraftan yardım gelmeye başlamıştı.Fakat Bisselin gayesi bütün milletin davaya karşı alakasını uyandırmaktı.Gösterilen gayretlere nihayet semeresini verdi.Pullar satışa çıktıktan 48 saat sonra siparişleri karşılayabilmek için Kızılhaçın New Yorktaki merkezine 20 memur almak icap etti.İlk senenin noel pulları satışının yekunu 135,000 doları buldu.Artık 7 başlı ejder sarsılmaya başlamıştı.Şimdiye kadar bu hususta ne kadar başarı kaydedildiğini göstermek için yalnız geçen senenin satışlarının 20 milyon doları bulduğunu söylemek kafidir.
Bu paranın yüzde 95 i vereme karşı mücadeleye tahsis edilmektedir.Yüzde 5 i ise araştırmalara ve muhteliif eyaletlerdeki verem mücadele cemiyetlerine ayrılmaktadır.
Her sene basılacak pulların resimleri büyük bir titizlikle seçilmekte ve bu resimleri Rockwell Kent,steven donahos ve thomas cleland gibi çok tanınmış sanatkarlar yapmatadır.Pul koleksiyoncuları yardım pullarına karşı büyük bir alaka göstermektedirler.
Noel pulunun en bariz işareti üzerindeki veremle mücadele cemiyettinin işareti olan haçtır.
Acaba E.Hoboellsin pulları ne işe yaramıştır?Verem mücadelesi kazanmışmıdır?Eldeki istatistiklere göre veremden ölüm nisbeti hayat seviyesinin yüksek olduğu ve esaslı bir mücadele yapılan memleketlerde 1946 da 1904 deki 100.000 de 188 den 100.00 de 30 a düşmüştür.1946 dan bu güne kadar bahsedilen rakam daha aşağı inmiştir..
Mücadelenin bu kadar iyi netice vermesinde pek basit bir fikir gibi görünen fakat kimseye zarar vermeden işin mali cephesini halleden noel pullarının kati rolü vardır.
Einar Holboell 1927 yılında öldü.Fakat en büyük tesellisi,mücadelesinin kati netice verdiğini görmesi idi.3 memleketin kralı bu mütavazi adamı en büyük nişanlarlataltif etmişlerdi.Öldüğü sırada 45 memlekette fikrinin takibine geçirilmiş bulunuyordu.
Vereme karşı açılan mücadele henüz kazanılmamıştır.Danimarka da halen verem hastalığı mevcut değilsede dünyanın birçok yerlerinde salgın halindedir.Bunda sedaletin ve bilgisizliğin de büyük rolü vardır.Fakat vaziyet ne kadar müşkül olursa olsun veremin kökü dünya yüzünden kazınıcaya kadar Einarın önderliğnin yaptığı mücadele devam edecektir.
ARAŞTIRMA DERLEME
BETÜL UCA
‎29 ‎Aralık ‎2014 ‎Pazartesi
03:22:43
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeSalı Mart 10, 2015 7:06 pm

DÜNYADA NELER OLUYOR?
Bir müddet evvel,Kansasta bir trenin tekerlekleri arasına düşen bir posta çuvalı param parça olmuştu.Çuvalın içindeki mektupların parçaları teker teker toplanmış ve birleştirilmek üzere posta idaresine gönderilmişti.Posta idaresi bunun üzerine vazifesinin ehli olduğunu göstermişti.Mektup parçalarını birleitirip mektupları okunacak hale getirmek işi öylesine ustalıkla başarılmıştı ki biradam kaza günü tren beklerken okuduğu yırttığı ve parçalarını rayların üzerine bir mektubatekrar kavuşmuştu.
***************************
Hiç bir koca karısının servetini PArisli marki Banide Castellanenin yaptığı gibi merasimle israf etmemiştir.1895 de milyader Jay Gouldun kızı Anna ile evlenen Boni,evlendikten sonra görülmemiş bir miras yedi vaziyetine düşmüştü.11 yıl içinde karısının servetinin 8 milyon dolarını israf etmişti.Bupara ile yüzlerce parça sanat eseri ve antika satın almış iki şato yaptımış 25 yarış atı beslemiş bir gazete ve 2 gemi satın almıştı.Parisin Boulogne ormanı civarındaki konağında verdiği bir ziyafette 500 uşak çalışmıştı.
ARAŞTIMA DERLEME
BETÜL UCA
‎30 ‎Aralık ‎2014 ‎Salı
05:18:20
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeÇarş. Mart 11, 2015 3:26 am

KALBDE DOĞRULUK OLURSA,AHLAKTA GÜZELİK OLUR.
AHLAKTA GÜZELLİK OLURSA EVDE AHENK OLUR.
EVDE AHENK OLURSA MİLLETİN ARASINDA İNTİZAM OLUR.
MİLLETİN ARASINDA İNTİZAM OLURSA DÜNYADA SULH OLUR.
******************ÇİN ATASÖZÜ**********************
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeÇarş. Mart 11, 2015 5:16 am

RUSLARIN YENİ BİR BLÖFÜ
---------------------------------
MAREŞAL VON PAULUS MUAMMASI
* L'İLLUSTRE İSVİÇRE*
******************
Mareşal Von Paulu'un Sovyetlerin safına geçtiği hakkındaki Moskova haberlerinin doğruluğundan şüphelenmek,şimdiye kadar kimsenin aklına gelmemişti.
Rivayetlere göre,mareşal esareti sırasında,Marx teorisinin cazibesine kapılmıştı.Dolayısıyle de birçok Alman esirleri gibi,Sovyetlerin safına geçmekte gecikmemeişti.Stanlingrad hezimeti esnasında askerlerin akibetini paylaşan demokrat ruhlu Paulus'un Alman esirleri üzerinde tesir sahibi olduğuna şüphe yoktur.Hakikaten Rusların eline geçmeden,diğer Alman mareşallerinin müteaddit defalar yaptıkları gibi,kaçması mümkündü.Hatta Hitler,kendisine,bu maksatla bir uçak bile yollamıştı..
Bir müddettenberi Ruslar,Paulus'un,Alman askeri üzerindeki nüfusunu,muhtelif Wehrmacht birlikleri kurmak yolunda kullanıldığını ileri sürmekteydiler.Bugün Paulus'un idaresinde,Stettin'de toplanan polis birlikleri,Ruslar Almanya'dan çekildikten sonra,intizamı muhafaza etmek kisvesi altında,Batılılara karşı muazzam bir kuvvet teşkil edeceklerdir.Kremlin ise Paulus'a o derece güvenmektedir ki,kendisinin Doğu Almanya Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanlığına seçilmesi bile düşünülmüştür.
Ölümündek kısa bir zaman evvel,Bayan Costance von Paulus,Mareşal Von Paulus hikayesinin Rusların bir blöfü olduğunu iddia ettmiştir.
Kısa bir zaman evvvel,Zepellin6 numaralı hanede oturan Bayan Von Paulus,bu muamma hakkında bildiklerini ifşa etmek için bizi evine çağırmıştı.
Tesbit edilen saatte bizi salonunda karşıladı.Ev işlerini kendi görüyordu.Torunu Achim'e bakabilmek için,kocasının eski odasına varıncaya kadar ,evinin tüm odalarını kiraya vermişti.
Güzelliğini muhaffaza eden altmışlık bir kadın olan Bayan Von Paulus,Kantakuzen sülalesiyle akrabalığı olan Rosetti Solesko adlı asil bir Romen ailesine mensuptu.Babası sefirilik yapmıştı.Friedrich Paulus'la 1912 de Karlsruhe'de karışılaşmıştı.Bu günkü mareşal,o zamanlar,mütavazi bir aileye mensup fakir ve istikbali pek parlak olmayan bir subaydı.Mareşal rütbesine yükselmesini,kendi kabiliyetine olduğu kadar,karısının zekâsınada borçludur.
Bayan Von PAulus,kocasının kendisine hiçbir zaman yalan söylemediğini ifşa ettikten sonra bize:<>adlı Sovyet gazetesinde Paulus'un bir resmi ve takındığı durum ile kominizme hizmetlerinden sitayişle bahseden bir makale vardı.
Bundan sonra Bayan Von Paulus,kocasının Almanya'ya gönderilen bir harp esiri tarafından kendisine getirilen,yeni bir resmini bize gösterdi.Dikatle bakılınca gazetedeki resimle arasındaki bazı farklar göze çarpıyordu.Meselâ,Mareşal uzun boyunlu olduğu halde gazetedeki resimdeki adamın boynu kısa sayılırdı.Bayan Von Paulus bununla da iktifa etmiyerek bize,kocasının kendisnine gizlice gönderdiği mektupları gösterdi.
Kızılhaç vasıtasıyle gönderilen 1948-1949 tarihli bu mektuplarda,mareşal hep,haklarındaki söylentilerin yalan ve kendisinin eskisi gibi komünizm alehtarı olduğundan bahsediyordu.MEktupların,Moskova civarındaki 70-27 esir kampından gönderildiğine işaret edilmişti.Buna mukabil Sovyet sansüründen geçmiş mektuplarda,mareşal,yakında Almany^'ya dönerek vatanını kapitalistlerden kurtaracağını yazıyordu.
Başka mektuplarında,bulunduğu bölge ve durumu hakkındaki tavsirler,hala bir harp esiri muammelesi gördüğüne şüphe bırakmıyordu.
Bayan von paulus'un ricasiyle,Sovyet sansüründen geçen bir mektubun altındaki imza ie her nasılsa sansürün elinden kurutlan bir mektubun yazısını karşılaştırdık.Grafoloji mütehassısı olmama rağmen,bunların ikisinin ayrı kimseler tarafından yazılmış olduğunu açıkça söyleyebilirim.
Mareşalin Almanya'ya dönüşünü güçleştitmek için bu delilleri bu güne kadar neşretmedik.Fakat bugün,Letonya'lı benzerinin Stettin'de yerleşmesyle,Paulus'un Almanya'ya dönme ihtimalllerinin suya düştüğüne eminiz.Bu yüzden Rusların bu yeni blöfünü dünyaya ilan etmekte bir mahzur görmüyoruz.
NOT:
ÖLÜMÜNDEN AZ BİR MÜDDET EVVEL MAREŞAL VON PAULUS'UN KARISI,KOCASININ SOVYETLERİN SAFINA GEÇTİĞİ HAKKINDA İLERİ SÜRÜLEN RİVAYETLERİN BİR SOVYET BLÖFÜNDEN BAŞKA BİR ŞEY OLMADIĞINI İDDİA ETMİŞTİ.BAYAN VON PAULUS'A GÖRE,MAREŞAL,MOSKOVA YAKINLARINDAKİ BİR KAMPTA MAHPUS BULUNMAKTA VE STETTİN'DETEŞKİL EDİLEN 30 ALMAN BİRLİĞİNİN KUMANDANI,PAULUS'A BENZEYEN BİR LETONYALIDIR.
DERLEYEN VE ARAŞTIRAN:...............BETÜL UCA.... ‎02.‎11.‎2014.....17:26:01
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeÇarş. Mart 11, 2015 6:54 am


GEÇENLERDEÖLEN İRLANDALI BÜYÜK MÜTEFEKKİR
GEORGE BERNARD SHAW
---------------------------------
HENRY THOMAS,FAMOUS MEN AMERİKA
______________________________________
Benim hem facia müellifliği hemde soytarılık tarafım var:fakat ahlâkımın soytarılık cephesi,diğerlerini bastırıyor....diyen G.B.Shaw,bu suretle karakterinin tam bir potresini çizmiş oluyor.Hakikaten o,okuyucularında hiddet histeri uyandırmak istediği vakit bile,onları güldürmekten kendini alamıyordu.
Shaw 26 Temmuz 1856 da İrlanda'nın Dublin,şehrinde doğmuştu.Babası,lâtife seven sarhoşun biriydi.Annesi ise sana'tkâr ruhlu bir kadındı.İkisi de şahsiyetsahibi insanlardı.Sonraları Shaw,çocukluk hayatı hakkında<>demiştir.
Annesi,küçük bErnard'ı,hava alması için hergün,bir hizmetkârın refakatinde Dublin kanalı sahilinde gezmeye gönderirdi.Fakat hizmetkâr,çocukla meyhanelerdeki veya şehrin fakir mahallelerindeki arkadaşlarına giderdi.Fakirlerin sefaletini yakından gören çocuk,sarhoşluk ve sefaletten nefret ede ede büyüydü.
Her pazar sabahı kiliseye gitmeğe mecbur edilirdi.Bu mecburiyet canına okada tak etmiştiki büyüyünce kiliseye ayak basmaz oldu.Kendisine dinsiz olup olmadığını soranlara<>derdi.
Shaw,gayri muntazam bir öğretim görmüştür.Tahsilli bir amcasından gayrimuntazam olarak Lâtince dersleri almış;mektepte muntazaman Latince dersleri görmeğe başlayınca,bildiği Latinceyi de unutmuştur.
Onun iyi bir tahsil görmesine azmetmiş ailesi,ona mütamadiyen mektep değiştirtiyordu.Fakat Bernard derslerinde muvaffak olmak için en ufak bir gayret sarfetmediğinden,çok geçmeden bu emellerinden vaz geçmek zorunda kaldılar.
Ders çalışmaktan nefret eden Bernard,rastgele okumağa bayılırdı.Eline geçen eserleri okuması sayesinde,dünya edebiyatı hakkında epeyi malûmat sahibi olmuştu.
Herşeyden ziyade musikinin hayranıydı.Bayan Shaw iyi bir musikişnas olduğundan,çocukları.Beethoven'in sonatlarını ve Handel'in oratoryolarını ısılıkla çalarak büyümüşlerdi.Bernard da hiç dersalmadan piyano çalmayı öğrenmişti.Annesi babasından ayrılınca,Dublin'de bir memuriyete girerek ailesini geçindirmeğe kalkıştı.Fakat çok geçmeden nefret ettiği bu işen ayrılarak Lonra'ya gitti.Burada musiki münekkitliği yaparak hayatını kazanmağa çalıştı.
Bernard Shaw,musiki münekkitliğine çalışırken yazı yazmağa karşı büyük b ir istidadı olduğunu sezdi.Kendini tamamıyle yazı yazmak sanatına vereblmek için:annesinin,kabiliyetsiz çocuklara ders vermesine ve yırtık pırtık elbiseler içinde gezmeğe razı oluyordu.KEndisine serseri diyenlerle alay eden Bernard,tanıdıkları arasında kaçık diye 10 yıl zarfında yazdığı 5 roman ve yüzlerce makale mukabilinde 6 ingiliz lirası kazanabildi.
26 yaşında iken,sebzeden başka birşey yememmeye karar verdi.Et yiyenlerin,<>olduğunu ileri sürüyordu.
Siyasi inkilağlara karşı olan merakıda bu sıralarda uyanmıştı.Bilhassa KARL MARX'ın adlı eserinin tesiri altında kalmıştı.Bir sosoyalist cemiyeti olan Fabien'lere katılarak verdiği sayısız nutuklarla kapitalistlere hücuma başlamıştı.
Eserlerini de bu düşüncelerinin tesiri altında kalarak yazmıştır.Bununla beraber eserlerinde,fikirlerini mizah yoluyla yaymak yoluna sapmıştır.
İlk evvelâ CORDO Dİ BASSETO rumuzuyla bir mecmuaya musiki tenkitleri yazdı.Sonra sıra sahne münekkitliliğine dayanarak bizzat piyes yazmağa başladı.Piyeslerinde,zamanının eskmiş âdetleriyle alay etmesi,fakat buna rağmen onları kabul etmesiyle şöhret almıştır.
Shaw,piyeslerinde kadınları tehlikeli vaziyetlere düşürür,sonra onları tam zamanında kurtarırıdı.Bu formülü pek sık kullandığından piyeslerinin birçoğu yeknesattır.Bu formülden kurtulduğu <>gibi piyeslerinde ise dehasının en üstün derecesine yükselmiştir.
En meşhurpiyesi olan Jan Dark'ta Shaw'ın insanların hainliği karşısında duyduğu öfkeyi ve ıstırapları karşısında duyduğu üzüntüyü sezmek kabildir.
Birçok münevverler,Shaw'un mürşitliğinin hayranı olmakla beraber,soytarılık cihetini aşağı görürler.Shaw'da onlar gibi düşünürdü.Hatta bir akşam,bir piyesinin temsilinden sonra alkış sesleri arasında,bir <> sedası duyulunca Shaw sahneye çıkmış ve bu sesin geldiği istikamete doğru dönerek...<>demişti...
Shaw,hususi hayatında sakin,nazik ve mütevazi bir insandı.Fakirlerin yaşama şartlarını düzeltmek için türlü planlar kurar ve hayır cemiyetlerinde çalışırdı.Dinsiz olarak tanınmakla berber,o dinin prensiplerini hayata tatbik etmişti.
Shaw,kanatkâr olmasılye de şöhret almıştı.Sigara ve içki içmezdi.90 küsür senelik hayatında sürü ile aşk maceralarıda geçirmiş değildi.Yalnız meşhur sahne artisti ELLEN TERRY ye yazdığı mektuplar ve karısına olan sadakati meşhurdur.
Shaw,her hissini bir nükte ile ifade etmekten zevk alırdı.Fakat bazen nükte yapmak azmiyle,kendisine dost olanları kırdığı olurdu.Rivayetlere göre,bir gün güzel bir artist ona tuhaf bir teklifte bulunmuş ve <>demişti. Bunun üzerine Shaw da ona şu cevabı vermiştir.<<ÇOCUK BENİM VÜCUDUMU VE SİZİN ZEKÂNIZI TEVARÜS EDERSENE YAPARSINIZ?>>
Soytarılar,ekseriye dünyanın en ciddi insanlarıdır.Shaw da yüzünde gülümseyen bir maske olduğu halde en ciddi hakikatleri savurmaktan çekinmezdi.
1925 de Nobel Edebiyat Mükâfatını reddederken,mükafat olarak verilen 35.000 dolara ihtiyacı olmadıüını söylemişti.Nobel Mükâfatı hakkında<> demişti.
2.Dünya Harbi sırasında Hitler'in mağlub olacağına kuvvetle inanmıştı.Sulh sever Shaw,2.Dünya Harbinin patlak verebileceğine bir türlü inanmamıştı.Fakat Hitler,ancak deli bir siyaset adamına yakışacak şekilde hareket edince,Shaw,83 yıllık sulh severliğine veda ederek:<> demiştir.
94 yaşına kadar faal ve dolgun bir hayat süren Shawbir,iki ay evvel düşerek kasık kemiğini kırması yüzünden yatağa düşmüştü.Epeyi bir müddet hastanede yattıktan sonra,iyilşeceğine ihtimal verildiği bir sırada,31 ekim tarihinde komaya girmiş ve 2gün sonra hayata gözlerini yumuştu.
Ölümünden 6 sene evvel Shaw,şu sözleri söylemişti:
GEÇEN NESİLLERİN ŞEREFLE BANA VERDİKLERİ MEŞALEYİ ,BENDE AYNI ŞEKİLDE GELECEK NESİLLERE EMANET EDECEĞİM...
Shaw,bu sözünü aynen yerine getirmiştir.
YAZIYI DERLEYEN ARAŞTIRAN...............BETÜL UCA........‎04 ‎Kasım ‎2014......02:35:02

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

ATASÖZLERİ Empty
MesajKonu: Geri: ATASÖZLERİ   ATASÖZLERİ Icon_minitimeÇarş. Mart 11, 2015 7:06 am

AKILLI BİR İNSAN MISINIZ?
*********************
JAMES F. BENDER*** YOUR LİFE***AMERİKA
**************************************
Dünyanın en akıllı erkekleri ile kadınlarının birçoğu,yüksek tahsilli olmamalarına rağmen,hayatta muvaffak olurlar ve zekaları sayesinde kendilerinden daha tahsilli olanları matederler.Akıllı olmak,ırsi olabildiği gibi,aynı zamanda insanın,hayattaki tercübelerinden istifade etmesinin tabii bir neticesidir.Her halde sizde akıllı olup olmadığınızı bilmek isterdiniz.Bunu kendi kendinize bilemiyeceğiniz gibi,arkadaşlarınızın kanaatine kanmanız da doğru değildir.
Aşağıdaki sualleri cevaplandırmak,akıllı bir insan olup olmadığınızı tayin etmenize yardım edebilir.
PUANLARINIZIN YEKÛMU...120 VEYA DAHA FAZLAYSA SON DERECE AKILLI BBİR İNSAN OLDUĞUNUZA EMİN OLABİLRİSİNİZ.
PUANLARINIZ 80-120 ARASINDAYSA VASAT DERECEDE AKILLSINIZ.
PUANLARINIZIN YEKUNU 80 DEN AZSA,HAYATTA GÖZLERİNİZİ DÖRT AÇMANIZ GEREKTİĞİNİ ANLAYIN. EVET...E...............HAYIR...H
Hakkınızda dedikodu yapıldığını duyarsanız,allak bullak olur musunuz?......................................................................E..0..H..10
Hasis olmamakla beraber,muktasit misiniz?...............E.. 10..H..0
Muntazam uyku uymanın usulünü biliyormusunuz?.E..10..H..0
Bünyenize yarıyan gıdalar yemeğe dikkat ediyormusunuz?.E..10..H.0
Hayata nikbin bir gözle bakıyor musunuz?...............E..10..H..0
Şöhret peşinde koşmaktan çekiniyor musunuz?..E..10..H..0
Okumak ve arkadaşlık gşbş basşt şeylerden zevk alır mısnız?.E:10.H:0
İstediğiniz olmayınca üzüntü buhranları geçirir misiniz?...E.0..H...10
İnsanın başkalarına yardım etmeden mesut olabileceğine inanıyor musunuz?...E:0..H..10
Sadık bir arkadaş olarak şöhret kazandın mı?....E...10...H..0
Sır tutmasını bilirmisiniz.?....E...10..H..0
Kuruntu ve üzüntülerinizi kontrol etmeğiöğrendiniz mi?..E..10..H..0
Hoşlandığınız bir meşguliyetiniz var mı?..E..10...H..0
Tanıdıklarınız,her hangi bir mesela hakkında fikrinizi almak için,size gelirler mi?Evet...10...Hayır...0
Görünüşe ianamayanlardan mısınız?..Evet..10...Hayır..0
DERLEYEN VE ARAŞTIRAN.....BETÜL UCA...‎04 ‎Kasım ‎2014.....20:03:29


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
 
ATASÖZLERİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gül Bahçesi :: Kültür & Sanat :: EDEBİYAT-
Buraya geçin: