Gül Bahçesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


(¯`•._.•♥♥ROSE GARDEN♥♥•._.•´¯)
 
AnasayfaPortalliLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gizem Turizmi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 3:39 pm

Gizem Turizmi
Türkiye´de ve bizde de görmenizin şart olduğu yerler vardır, bu yerleri muhakkak görmelisiniz. Gizem Turizmi´ni yaşamanız sizi farklılaştıracaktır. Bilinmeyen.com çok yakında bu turları sizinle birlikte düzenlemeye başlayacak ve ülkemizin mistik geçmişini birlikte keşfetmeye başlayacağız. Üzerlerine binlerce kitabın yazıldığı kayıp uygarlıklar ve kentleri sizlerle birlikte gezecek, yeni kapılar aralayacağız. İşte Ege´den, Harran´a, oradan Tarsus´a uzanan Türkiye Gizemtur´umuzun birinci bölümü;
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 3:47 pm

Çoban Endymion sizi bekliyor
Büyük ozan Keats´ın en sevilen şiirlerinden birisi genç bir çobanla ilgilidir, çobana Ay tanrıçası aşıktır ama bir ölümlü ile sürekli beraber olamayacağı için belli zamanlarda bir dağda buluşurlar. İşte bu aşkın yaşandığı dağ Türkiye´dedir. Mitolojik adıyla Latmos Dağı, antik Karya yöresinde, şimdiki

Gizem Turizmi Bafa
Bafa Gölü´nün kıyısındadır. Karya Antik Çağ´da Halikarnas´ın başkentiydi. Gelelim öyküye; bir gece Artemis gümüş arabasıyla göklerde dolaşırken, aşağıya bakar ve bir tepenin eteğinde uyuyan genç bir adam görür. Hızla aşağıya iner ve onu öper, uyanan genç karşısında tanrıçayı görünce şaşırır, tanrıça ona aşkını ilan etmektedir. Sonra tanrıça gümüş parmaklarıyla genç çobanın gözlerini ovalar ve uykuya daldırır. Artemis, her gece gelir ve uyuyan delikanlıyı ziyaret eder. Çobanlık yapan genç, ölümlüdür ama Artemis onun çekiciliğine dayanamamakta ve Olimpos´un yani Tanrılar Dağı´nın yasalarını çiğnemektedir. Sonra çobanı alır ve Latmos Dağı eteklerinde yaptığı küçük bir tapınağa saklar, ona ebedi gençliği aşılar ve her gece ziyaret etmeye devam eder. Bir diğer öyküye göre ise, çobanın adı Endymion´dur ve Yunan Kralı Elis´in oğludur. Bu öyküde Artemis, Ay tanrıçası Selene rolündedir, Endymion´a aşık olunca keyifli bir anında ne isterse yapacağını söyleyen babası Zeus´a yalvarır ve Endymion´u sonsuza kadar uyutmak için izin alır. Yakışıklı Endymion, genç ve yakışıklı kalmak uğruna kabul eder ve ebediyen uyur. Selene ise, her dolunayda gelerek sevgilisini uyurken öper. Öykü bu ama mitolojiye bakılırsa tanrıçanın uyuyan aşkını öpmekle yetineceğini düşünemiyoruz. Çünkü diğer mitolojik kaynaklara göre, Artemis´in elli kızı vardı ve herhalde bunları uyuyan çobanlardan doğurmadı. Ama farketmez, mitoloji çelişkileriyle değil, öykülerin sunduğu bağımsız mesajlarla geçerlidir. Yolunuz örneğin Bodrum´a giderken muhakkak, Bafa Gölü´nden geçecektir, bir yarım saat ayırın ve gölün karşı kıyısına yani Latmos Dağı´nın eteğine geçin. Orada küçük bir yıkıntı bulacaksınız, işte Endymion´un ebediyen uyuduğu yer burasıdır. Hele bir dolunay gecesinde orada olursanız, kimbilir belki de Artemis-Selene´yi uyuyan Endymion´u ziyaret ederken görebilirsiniz. Hele bir de aşıksanız, o zaman Zeus üçüncü gözünüzü açar ve sıradan ölümlülerin göremediklerini görebilirsiniz. Malum ya, aşk en büyük büyüdür...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 3:50 pm

Efes´e yolculuk ve Xena´nın vatanı
İzmir´in güneyinde, Selçuk kasabasının hemen yanında dünyanın en önemli antik kentlerinden birisi vardır; Efes. Efes, geçmişte İyonya Konfederasyonu´na dahildi ve Küçük Asya´nın en önemli kentiydi, ticari gücüyle İzmir ve Bergama ile rekabet ediyordu. Bugün orada geçmişi 12. Yüzyıl´a kadar uzanan çok etkin kalıntılar vardır. Efes´de birçok kent kurulmuştur, 400 yıl içinde yedi kez yıkılmış, yakılmış ve yeniden kurulmuştur ve Efes´de Artemis veya Diana adına kurulmuş en büyük tapınak vardı. Artemis Tapınağı, efsanelere göre Amazonlar tarafından kurulmuştu, bin yıllar boyunca bir ağacın yanında simgelenerek toprak ana imajıyla beslendi, büyüdü. Amazonların kutsal kadını, sonunda Artemis´e dönüştü. MÖ 550´de Krezüs, yıkılan tapınağı tekrar yaptırdı ama MÖ 356´da İskender´in doğduğu gecede, bir çılgın tapınağı ateşe verdi. Artemis´in o gece İskender´in doğumuyla ilgilendiği için, tapınağını koruyamadığına inanıldı. Sonra çok daha büyük boyutlarda bir kez daha inşa edildi ve artık Dünyanın Yedi Harikası´ndan biriydi.

Gizem Turizmi Efes
MS 265´de Gotlar tarafından yine yıkıldı. Bugün geride hiçbirşey yok. Çalınıp dünyanın önemli müzelerine götürülen parçalar dışında, bugün tapınağın yerinde birkaçtaştan başka birşey yok. Efesliler, Apollo´nun kızkardeşi, gecelerin tanrıçası Leto´nun kızı Artemis´e taparlardı. Tanrıça Artemis, Apollo´dan bir gün önce, Efes yakınında Ortygia´da doğmuştu ama ikizi Apollo ise Yunan adalarından Delos´da doğmuştu. Mitolojinin bir diğer oyunu daha; anlaşılan Leto önce kızını doğurmuş ve aynı gün içinde Ege Denizi´nin ortasındaki Delos´a gitmiş ve orada oğlunu doğurmuştu. Peki, bunu nasıl yaptı? Şimdi gelin de, Von Daniken´a inanmayın, Leto ancak hava yoluyla bunu yapabilirdi. Neyse, Efes Roma döneminde Roma Asyası´nın başkentiydi, çok güçlü bir ticari merkezdi, ihtişamlı ve görkemli bir kent olarak çağın en parlak kentlerindendi. İmparator Trajan tarafından yapılan 25.000 kişilik tiyatrosu, hala kullanılmaktadır. Efes´in Hıristiyanlık´taki yeri çok büyüktür, ilk İncil´de Paul´un Efesliler´e Mektubu´nda adı geçer. Paul, Tarsus´da doğmuş ve üç yıl Efes´de yaşamıştı. Efsaneye göre Meryem Ana da, oğlunun ölümünden sonra Efes´e geldi, yaşamının son yıllarını orada yaşadı ve öldükten sonra Efes´de bir yere gömüldü. Birçok güvenilir kaynağa göre, Meryem Ana, Aziz John ile beraber Efes´e MS 40´da gelmiş ve kentin hemen yanındaki Bülbül Dağı´nda yaşamıştı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:00 pm

Antep Megalitleri
Antep fıstığı, baklavası ve köftesi ünlüdür ama megalitlerini kimse bilmez. İşte size yöresel bir mit; İlyas Özbakış adlı bir Antepli anlatıyor; "Dedemin anlattığı bir öykü var; bir akşam üzeri megalitlerin yakınındaki tarladan eve dönmeye hazırlanıyormuş. Yürürken arkasından bir vızıltı sesinin geldiğini duymuş, aynı anda da ağaca bağlı olan atı kişneyerek, panik halinde tepiniyormuş. Tam o anda dedem kayanın üzerinde insana benzer bir şekil görmüş, hemen ardından da ikincisinin kayanın altında durduğunu farketmiş. Yukardaki ellerini kollarını sallarken, aşağıdaki yukardakine aynaya benzeyen bir aletle bakıyormuş. Elbiseleri o kadar parlakmış ki, dedemin gözleri kamaşıyor, bakamıyormuş. Sonra yukardaki adam geriye doğru çekilip, alttaki ise aynı anda yokolmuşlar. Dedem o anda, tüm tüylerinin kalktığını hissetmiş, Sonra yine vızıltı sesi yine başlamış ve kayanın ardından
Gizem Turizmi Gantep

göğe doğru altın renkli bir top yükselmiş ve kuzey doğru giderek görünmez olmuş. Dedem ne görmüştü? Rahmetli olayı hiçbir kelimesini değiştirmeden yüzlerce kez anlattı. Kimdi onlar ve altın top neydi? Ben megalitleri inceledim, bana göre belli bir yıldız grubuna göre yerleştirilmişler, sanırım Regulus ve Denebola takım yıldızlarıyla benzerlik gösteriyorlar." Anlatı böyle, İlyas Özbakış´ın dedesinin UFO´lardan, uzaylılardan haberi yoktu, onun kültüründe bunlar yoktular. Burası ilginç ama cevap yok. Bizi ilgilendiren şey şimdilik megalitlerden ibaret. İngiltere´deki, Fransa´daki benzerlerini görmeye gelen yüzbinlerce turisti gördükten sonra neden Antep´e kimse gelmiyor diye hayıflanıyoruz...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:19 pm

Harran piramitleri
Harran, Gap´tan sonra bir cennet olma yolunda. Kurak topraklar yeşeriyor ve yaşama dönüyorlar. İnançlara göre Harran, Adem´in dünyaya indikten sonra çiftçiliğe başladığı ilk yerdir, toprağın bereketi Adem´in elinden gelmektedir. Mezopotamya mitlerinde Ay tanrısı Sin, Sümerler´in Güneş tanrısı Samaş ile Yıldız tanrı İştar´ın babası, evreni yaratan Enlil ile Ninlil´in oğludur. Tevrat, Sin´den bahseder, İbrahim Peygamber´de Sin´in yönettiği Ur yöresinde doğmuştur. Zaten İbrahim´in yaşadığı bölgenin Şanlıurfa ve Harran olduğuna inanılır. Bu mitlere göre, Harran kozmolojik bir merkez olarak düşünülür. 9. Yüzyıl´da Ay´a ve yıldızlara tapan Sabiiler´in yaşadığı Harran´dan Kuran´da da, Bakara ve Hac Sureleri´nde söz edilir. Sabiiler, iyi şeytan Azimun´a taparlar, Adem´in oğlu Şit´e, İdris Peygamber´e (Yunan´da Hermes) ve mitolojik ozan Orfeus´a taparlardı. Kısacası Harran, bu görkemli mitolojik birikimiyle sıradan bir yer değildir. Yeniden doğan Harran´ı görmenin ötesinde,

Gizem Turizmi Haran%201
ünlü piramit evleri görmek te önemlidir. Harran´ın piramit evleri hayvanları ve bitkileri korumak ve verimli kılmak için kullanılıyor. Kışın sıcak, yazın serin oluyarlar. Tavukların Harran evlerinin içinde daha çok yumurtladıkları, koyun ve ineklerinin sütlerinin arttığı, yiyeceklerin uzun süre bozulmadan kaldığı, soğanların filiz verdiği anlatılıyor. Kısacası Harran ve piramit evleri görülmeye değer. Sahi artık Gap Turizmi´ne sıra gelmedi mi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:23 pm

Yedi Uyuyanlar´ın radyasyon etkisi


Gizem Turizmi Sleeper
Yedi Uyuyanlar´ın öyküsünü herkes bilir, tekrara gerek yok ve Anadolu´da dokuz tane Yedi Uyuyanlar Mağarası vardır. Hepsi de gerçek kabul edilir ama Tarsus´daki ve Efes´deki mağaralar en ünlüleridirler. Oysa Efes´deki mağara, sadece ilk Hıristiyanların saklandığı bir yerdir. Asıl ilginç olan ise, Tarsus´dakidir. Tarsus Yedi Uyuyanlar mağarası, piramit şeklindeki bir dağdadır. Mitolojide Yedi Uyuyanlar´ın Benelüs adlı bir dağa çıktıkları anlatılır; sözcük ilginçtir; Latince´de "Bene" iyi, güzel, "lüs" veya "lux" ise ışık demektir yani dağın adı "Güzel ışık dağı"dır. Başka bir kaynak dağın adının "Enceladüs" olduğunu yazar ama Encaladüs Yunan mitlerinde Zeus´un ışığını taşıyan devin adıdır. Zeus onu, Etna yanardağının altına gömmüştür yani yine ışıklı bir dağa. Görüldüğü gibi, karıştırdıkça iş uzuyor, Yedi Uyuyanlar´ın ardında birşeyler var ama herhalde hiçbir zaman gerçeği bulamayacağız. Efsanelerin, mitlerin keyfi burada, bizleri düşündürüyorlar. Işıklı dağ tanımı, bizi Tarsus´daki mağaraya götürüyor çünkü burada garip bir inanç geçerli. İçerde garip bir taş var ve yöre halkı bu taşın bereket verdiğine, çocuk doğuramayan kadınlara iyi geldiğine inanıyorlar. Kısır kadınlar gelip taşın üzerine bacaklarını açarak oturuyorlar ve bekliyorlar. Bu nasıl bir inanç? Taşın karanlıkta parladığını söyleyenler var. Yoksa taş radyoaktif mi? Nereden nereye, değil mi? Yani orada geçmişte bir yerlerde, kemoterapi mi yapılıyordu? Hadi canım, diyebiliriz ama bu Tarsus´a gitmemizi engellemez. Çünkü yöre çok çok ilginç, yeraltının sayısız tünelle dolu olduğu da söyleniyor ve orada çok önemli birşey daha var; Donukkaya´dan söz ediyoruz...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:26 pm

Donukkaya ve Stonehenge
Dünyanın en çok turist çeken on yerinden birisi, İngiltere Salisbury´deki Stonehenge´dir. Kimlerin, ne zaman ve ne amaçla yaptıkları hala kesin olarak bilinmeyen Stonehenge, gerçekten de çarpıcıdır ama acaba dünyada tek midir? Belki veya değil. Bir adayımız var; Tarsus´daki Donukkaya veya Dönüktaş ya da Donuktaş. İsmin kökeni şimdilik bilinmiyor. Bir dikdörtgen şeklinde, uzun kenarları dıştan 115 metre, içten 87 metre, genişliği 42 metre, yüksekliği ise 8 metre. Stonohenge gibi, neden yapıldığı bilinmiyor. Birkaç kazı yapılmış ama bulunanlar çok daha sonraki çağlara ait. Bir söylenceye göre, Donukkaya Asur Kralı Asurbanipal´in mezarı, Kral burada Persler tarafından öldürüldü ve gömüldü. Ama pek geçerli bir iddia değil çünkü böylesine görkemli ve ünlü bir kralla ilgili birşey bulunmuş değil ve bazı uzmanlara göre Donukkaya, Asur döneminin çok öncesinden kalma. Kazılarda sadece Roma döneminden kalma birkaç silah ve kemikler bulunmuş. Duvarların yapısı garip çünkü dıştan baktığınızda duvarların üstünün temelinden geniş olduğu görülüyor yani temelde beş metre kalınlığı olan duvar, tepede 8 metreye kadar genişliyor. Veya altta bir dikdörtgen temel var, üzerine daha geniş bir dikdörtgen konulmuş. Yapının içinde enine bir dikdörtgen daha var ama ne duvarlara ne de içerdeki yapıya inen veya çıkan bir bağlantı yok yani ne merdiven kalıntısı var ne de başka

Gizem Turizmi Donukkay_zpspw0iqt6b
birşey. Ama daha da garibi, Donukkaya´nın dışarsı ile de bağlantısı yok yani kapısı da yok, sonraki yüzyıllarda birileri duvarın bir yerini yıkıp, bir giriş açmışlar. Peki Donukkaya´ya nasıl girilip, çıkılıyordu? Tam ortada zeminde bir delik veya giriş ya da mağara giriş var ama nereye açılıyor. Bunu bilen bir yetkili yok ama yöre halkı ilginç şeyler anlatıyorlar; eskilerde yeni evlenenler bu girişten içeri girer ve yapının dışındaki bir başka yerden çıkarlarmış, böylece evliliğin iyi olacağına inanılırmış. Ama birgün bir çift dışarı çıkmamış ve bir daha bulunamamışlar, ondan sonra da giriş yasaklanmış. Donukkaya´nın yukarda adı geçen Yedi Uyuyanlar Mağarası´na yakın olması bir başka ilginç olay. Sonuç olarak Donukkaya çok ilginç bir yer, İngilizler kadar akıllı olsaydık herhalde Donukkaya turislerle dolup taşardı. İsmi bile tartışmaya açık; Dönüktaş ne demek? Nereye dönük? Uzaya mı? Gizem turizmi bunları çağrıştırıyor ve düşündürüyor. Unutmayın ki, Daniken´ın rehberliğini yaptığı turist grupları dünyanın gizemli yerlerini dolaşarak milyarlar kazandırıyorlar ve üstelik Türkiye´ye geliyorlar. Bizim turizmcilerin hali ise, kendiliğinden gizem. Haberleri bile yok, halı mağazalarından ve kuyumculardan burunlarını çıkaramıyorlar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:28 pm

Meryem Ana ve Şirince
Ege doğanın özel armağanlarıyla süslüdür. Tüm çabalarımızla doğayı öldürmeye çalışmamıza rağmen güzellikler yaşamaya devam ediyorlar. Eski bir Rum köyü olan eski adıyla Kirkince sonra Çirkince, şimdi de Şirince Köyü Selçuk ilçesinin hemen ardında ya da Selçuk Şirince´nin bulunduğu dağın eteklerinde. Köy ve yöre bir doğa harikası, 9 km´lik bir tırmanmadan sonra köye ulaşılıyor. Şimdilerde turizmin yoğun ilgisi var, otobüsler peşpeşe gidip geliyorlar. Tehlike başlamış bile, şimdiden kuraldışı yapılanma girişimleri görülebiliyor. Otantik mutfağı, pansiyonları, muhteşem çam ormanları ve nefes alıp veren bir canlı olduğunuzu hatırlatan atmosferiyle Şirince gerçekten doyumsuz bir yer. Şirince, Ege insanlarının Türk-Rum tarihinde çok önemli bir yere sahip ama asıl ilginç yanı Meryem Ana ile ilgili olması. Şirince inançlarına göre yüzyıllar öncesinde, Şirince köylüleri her yılın 15

Gizem Turizmi Sirince_zpseapc31qp
Ağustos´unda uzun tören konvoyları oluşturur ve Efes´in yanındaki Bülbül Dağı´na doğru ilahiler ve dualar okuyarak yürürler ve kutlamalar yaparlarmış. Törenin gerçek amacı bilinmiyor, sadece Meryem Ana adına yapılıyormuş. Bu olay, Meryem Ana´nın Efes´de yaşadığı ve öldüğü tezine destek veriyor yani Kutsal Anne´nin yörede yaşadığının kanıtlarından birisi olarak kabul ediliyor. Şirince´de iki antık manastır var, birisi restore edilmiş ötekisi ediliyor. Başka bir söylencede ise Meryem Ana´nın aslında bu yörede yani Şirince´nin çok yakınında yaşadığı anlatılıyor. Şöyle veya böyle Şirince´ye gidin, özgün mutfağını tadın, yerel şarabı için, geceleyin ve ihtişamlı çam ormanlarında yürüyüş yaparak, bin yıllar öncesini düşleyin. Belki de Meryem Ana ve Aziz John´un yürüdüğü yerde yürüyor olabilirsiniz...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:29 pm

Kapadokya hakkında
4000 yıl önce varolan yeraltı kentleri

Gizem Turizmi Cappad_zpsjsqj0hjc

Temel neden tartışılmaz olarak korkudur çünkü yeraltı kentleri içine girilmesi çok zor olsun diye yapılmışlardır, bu yüzden de uzun zaman fark edilmediler. Derinkuyu, Kaymaklı ve Özkonak´da bulunan yeraltı kentlerinde, değirmen taşı şeklinde insan boyunda taşlar girişleri kapatmak amacıyla kullanılmıştır ama bu taşlar ancak içerden açılabilmektedir. Kimler, kimlerden kaçıyorlardı? Bunu bilmiyoruz. Yunanlı tarihçi-asker Xenephon "Anabasis" adlı kitabında Pers Kralı Kiros´un emrindeki Hellenler´in bu yeraltı kentlerinde bir zaman konakladıklarını söyler. Öyleyse, yeraltı kentlerini yapanlar bazı tarihçilerin ve arkeologların iddia ettikleri gibi Roma´nın şerrinden kaçan ilk Hıristiyanlar değildirler ama buraları bulmuşlar ve sığınmışlardır, daha sonraları da aynı amaçla Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de kullanılmıştır. Katlara inildikçe geç Hitit döneminden birkaç kalıntının bulunduğu da belirtilmektedir. Anabasis, MÖ 4. Yüzyılı anlatır, Hititler ise MÖ 2.000-1.200 arasında etkindiler. Yeraltı kentlerinin geçmişini iyi niyetli bir tahminle buralara kadar götürürsek, kentlerin yaklaşık 4.000 yıllık olduklarını belirlemiş oluruz. Buna karşın bilinen Hitit tarihinde Kapadokya´daki yeraltı mağaraları veya kentleri ile ciddi bir referansa raslanmaz ve sonuç olarak bu aşama işimiz söylencelere kalacaktır; ilginç bir yöresel örnek vardır.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:30 pm

Kapadokya-Gizemler şehri

Anadolu´nun Altı Oyuk mu?
Gizem Turizmi Cave_1_zpsj8x4uzs5
Yeraltı kentlerini kim, neden yaptı? 85 m. derinlik, çağdaş bir havalandırma sistemi, binlerce kişinin yaşayabileceği bir kompleks, mükemmel bir savunma sistemi; Ve bunların ne zaman, niçin yapıldığı belli değil. Orta Anadolu´da Nevşehir, Niğde Aksaray yörelerinde yüze yakın yeraltı kenti, tüneller ve mağralar bulunmaktadır yani bu yöremizin altı karıncaların yuvalarına benzer. Cevabı hala bulunamayan bir gizemle karşı karşıyamıyız? Gözümüz hep uzaya dönük ama dünyamızın içindeki bilinmeyenler de hala uzay kadar karanlık ve çözümsüz. Cevap hala bulunamadı, bir gün birileri ciddi maliyetleri göze alıncaya kadar... Ne garip değil mi? Neredeyse Orta Anadolu´nun yarısına yakın bir bölümünün altında dev yeraltı kentlerinin bulunduğu ancak 1960´ların başında farkedildi. Söylencelere göre, yeraltı kentlerinin bulunmasının nedeni bir deliğe girip kaybolan bir tavuktur, bir diğerine göre Demir adındaki bir köylüdür veya meraklı turistlerdir. Bu garip yerlerin birer mühendislik şaheseri olduğunu söylersek abartmış olmayız, bir kere havalandırma sistemi ve mantığı mükemmeldir, evet kayaların normalin altında bir kırılganlığa sahip oldukları doğrudur ama yeraltı kentlerini gördüğünüzde bunun yeterli bir açıklamadan çok uzak olduğunu görürsünüz çünkü modern araçlar gerekmektedir. Günümüzdeki modern teknolojinin çizgisinde olan maden ocaklarının hiçbirisi böylesine mükemmel ve hatta konforlu değildir... Peki Nevşehir civarındaki bu yeraltı kentlerinin amacı nedir?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:45 pm

Strabo´ya göre Kapadokya
Gizem Turizmi Pictureb_zpsb3gpweyn
"Kapadokya, çeşitli kısımları olan bir ülkedir ve birçok değişiklikler geçirmiştir. Eskiler Kapadokyalılar´ı ayrı bir kabile olarak kabul ettiklerinden Katonialılar´ı (Bügünkü Malatya bölgesi) bunlardan ayırmışlardır. Herhalde vaktiyle ayrı bir kabileydiler, Kapadokyalılar´ın ilk kralının Ariarathes olarak kabul edilir. Galatia´da ise, kristal ve onix madenlerinin bulunduğu söylenir, ayrıca belli bir yerde de renk olarak fildişine benzeyen beyaz bir taş yapılır ve bundan küçük hançerler için sap yapılır. Başka bir yerde de saydam taş parçaları vardır ve bunlar ihraç edilir." (Strabo-Coğrafya/Anadolu MÖ 64-21)


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:46 pm

Erich Von Daniken´e göre Kapadokya
Gizem Turizmi Kaymakli_zpsybchgl3k
"Kapadokya´nın asıl heyecan uyandıran yanı yerin altında saklıdır. Toprağın altında kurulmuş çok büyük kentler vardır, binlerce ve binlerce insanın barındırmış dev boyutlu kentlerdir bunlar. En ünlüsü de bugün Derinkuyu kentinde olanıdır... burada 52 havalandırma bacası, ayrıca 15.000 kadar da daha küçük çapta kuyu vardır, en büyüğü 85 m. derinliğe inmektedir... bu arazide keşfedilen yeraltı kentlerinin sayısı 36 kadar... Kaymaklı ile Derinkuyu yeraltı kentleri arasındaki bağlantıı sağlayan galeri on km. uzunluğundadır... Peki ama kim kurmuş bu kentleri? Ne zaman kazmış yerin altını?... Burası 2. ve 3. Yüzyıllar´da ilk Hıristiyanların saklandıkları yerdir... Ne var ki, buranın asıl yapımcıları Hıristiyanlar değildi, onlar burayı hazır buldular... Kimi yerde kentler 13 kattır, alta katlarda Hitit çağından kalma öteberi bulunmuştur... Bir düşman ordusunun geldiğini varsayalım ama bu ordu eğer yerde olsaydı yani karadan gelseydi, yeraltı kentlerinde yaşayanların izlerini, bacalardan gelen yemek kokularını farkedebilirlerdi.... Bu nedenle diyorum ki, yeraltına gizlenen bu insanlar yalnızca dünyalı düşmanlardan değil, uçan düşmanlardan korkuyorlardı... Bu bir teori ama savunabilirim... Habeşlerin kutsal kitabı Kebra Negest´de, Tevrat ve Kuran´daki Hz. Süleyman bölümlerinde ve Hint Destanları´nda sayısız örnek vardır..." (Erich von Daniken/Yüce Tanrı´nın İzinde-Cep Kitapları 1995)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:47 pm

Bilime göre Kapadokya
Gizem Turizmi Kaymaklk_zpstnvpo98j
"Kapadokya Bölgesi geçmişte sık sık saldırılara uğradığından yeraltı kentlerinin yapılış amacı daha çok tehlike anında halkın geçici olarak sığınmasıdır. Yeraltı kentleri aynı zamanda yörede bulunan hemen her eve gizli geçitlerle bağlıdır. Burada yaşayanlar kendilerini güvenceye almak için kayadan evlerin içlerine girilmesi zor odalar açmışlar ve ihtiyaç arttıkça da odaları kayaları oyarak odaları çoğaltmışlardır ve böylece yeraltı kentleri meydana gelmiştir... Bölgede tarih öncesi döneme ait izler bulunmasına karşın, yeraltı kentleriyle bağlantısı olup olmadığı bilinmemektedir. En eski yazılı kaynak Xenephon´un ´Anabasis´ adlı kitabıdır, bu kitapta Hellenler´in Derinkuyu ve Kaymaklı´daki yeraltı kentlerinde konakladıklarından söz edilir. Bu şekilde de, yeraltı kentlerinin MÖ 4. Yüzyıl´da varoldukları kesin olarak tarıhlenmektedir... Hitit kentlerindeki savunma sistemlerinde ´Potern´ denen yeraltı geçitlerine raslanması ve ustaca yapılması nedeniyle buraların yapımında ve genişletilmesinde Hititler´in rolü olduğu düşünülebilir... Bulgular MS 5.-10. Yüzyıllar arasına yani Bizans dönemine aittir, önceki izler yok edilmiş olabilirler..." (Arkeolog Ertuğrul Gülyaz/Kapadokya-Nevşehir)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:51 pm

Erich Von Daniken´e göre Kapadokya
Gizem Turizmi Kaymakli_zpsybchgl3k
"Kapadokya´nın asıl heyecan uyandıran yanı yerin altında saklıdır. Toprağın altında kurulmuş çok büyük kentler vardır, binlerce ve binlerce insanın barındırmış dev boyutlu kentlerdir bunlar. En ünlüsü de bugün Derinkuyu kentinde olanıdır... burada 52 havalandırma bacası, ayrıca 15.000 kadar da daha küçük çapta kuyu vardır, en büyüğü 85 m. derinliğe inmektedir... bu arazide keşfedilen yeraltı kentlerinin sayısı 36 kadar... Kaymaklı ile Derinkuyu yeraltı kentleri arasındaki bağlantıı sağlayan galeri on km. uzunluğundadır... Peki ama kim kurmuş bu kentleri? Ne zaman kazmış yerin altını?... Burası 2. ve 3. Yüzyıllar´da ilk Hıristiyanların saklandıkları yerdir... Ne var ki, buranın asıl yapımcıları Hıristiyanlar değildi, onlar burayı hazır buldular... Kimi yerde kentler 13 kattır, alta katlarda Hitit çağından kalma öteberi bulunmuştur... Bir düşman ordusunun geldiğini varsayalım ama bu ordu eğer yerde olsaydı yani karadan gelseydi, yeraltı kentlerinde yaşayanların izlerini, bacalardan gelen yemek kokularını farkedebilirlerdi.... Bu nedenle diyorum ki, yeraltına gizlenen bu insanlar yalnızca dünyalı düşmanlardan değil, uçan düşmanlardan korkuyorlardı... Bu bir teori ama savunabilirim... Habeşlerin kutsal kitabı Kebra Negest´de, Tevrat ve Kuran´daki Hz. Süleyman bölümlerinde ve Hint Destanları´nda sayısız örnek vardır..." (Erich von Daniken/Yüce Tanrı´nın İzinde-Cep Kitapları 1995)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 4:52 pm

Gizem Turizmi Derinkuy_zpsvabbfy6dKapadokya´daki önemli yeraltı kentleri

Kaymaklı yeraltı kenti; 1964 yılında açıldı, henüz dört katı ziyaret edilebiliyor, oturma mekanları havalandırma bacalarının çevresindedir. İçerde bakır cevherinin ergitilmesi için kullanılan delikli baharat taşları vardır. Derinkuyu yeraltı kenti; Derinliği 85 km.´dir, olağanüstü bir yapı olarak dikkat çeker; içinde ahır, kiler, yemekhane, kilise, depolar ve şaraphane gibi bölümler vardır. Hava bacası 55 m. derinliğindedir ve aynı zamanda da su kuyusudur, özellikle de suların düşmanlar tarafından zehirlenmemesi için bazı kuyuların ağızları yeryüzüne kapatılmıştır. 1965´de ziyarete açılan Derinkuyu´nun ancak % 15-20´si gezilebilmektedir." Özkonak yeraltı kenti; Avanos´dadır, katlararası iletişim amacıyla ötekilerden farklı olarak, 5-8 cm. çapında, uzun bacalar veya delikler yapılmıştır. Derinkuyu ve Kaymaklı´da kapılar sürgü taşı denen dev yuvarlak taşlarla kapatılıyordu. Özkonak´da ise farklı olarak bir de düşmana taş, ok, mızrak atmak veya kızgın yağ dökebilmek amacıyla özel delikler de açılmıştır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Gizem Turizmi Empty
MesajKonu: Geri: Gizem Turizmi   Gizem Turizmi Icon_minitimePtsi Ekim 12, 2015 5:44 pm

Nemrut Dağı'nın muhteşem hikayesi


Çok uzak bir öykü : Nemrut dağı
Gizem Turizmi Nemrudil_zpsddfghwyk
"Kardeşlik Örgütü" Anadolu´daydı Nemrut´un Sırrı Nemrut Dağı hep gizemli iddialara hedef oldu; hatta uzaylıların gizli üssü olduğu bile iddia edildi; kesin olan tek şey dağda bilinmeyen veya henüz keşfedilmemiş tünellerin olduğu ve efsanevi Commagene Kralı I. Antiochos´un kayıp mezarıdır. Dağın gizemi, çok değişik alanlara yöneliyor; Hıristiyanlığın burada başlamasından tutun da, İsa´nın doğumundaki simgesel anlama ve de Noel´in yanlış zamanda kutlanmasına kadar... "The Orion Mystery ve The Mayan Prophecies" kitaplarının yazarlarından araştırmacı Adrian Gilbert, bu sırrı kovaladı, Rusya´dan Fransa´ya ve Mısır´a, Filistin´den Güneydoğu Anadolu´ya uzanan yorucu bir çalışmadan sonra edindiği bilgileri, inanılmaz iddialarla bütünleştirerek, bir kitap yazdı ve gizem büyüdü;


Nemrut dağının gizemi
Gizem Turizmi Peak_zpsbdlohiqq
Tarihin neresine bakarsanız bakın, muhakkak dünyanın bir yerinde, özgün bir inanç veya mistik ya da okült bir yaşam biçimi karşınıza çıkacaktır. Bu tür grupların ana ilkesi kardeşliktir, kardeşlik adayı belli bir eğitim, öğrenim ve sınav aşamasını yaşadıktan sonra ezoterik gizemlerle beraber yaşamaya başlar ama bunları dışarıya taşıması yasaktır çünkü bilgi özeldir ve yeterince eğitilmemiş, amacını bilmeyen ve meraktan öteye geçemeyen yani hak etmeyen kişilere verilemez. Yüzyılın sonuna doğru, çoğunluğu Rus olan bir grup okültist veya ezoterist gizemci peşpeşe ortaya çıktı; aralarında Madam H.P.Blavatsky, Alexandra David-Neale, P.D. Ouspensky ve G.I.Gurdjieff gibi çok önemli isimler bulunuyordu. Doğunun tanımıyla bunlar; "Bilgeliğin Ustaları" ydılar. Tümü, uzak geçmişin ezoterik ve gizemci mantığı doğrultusundaydı, kurdukları gizem örgütleri günümüzde milyonlarca insanı yönlendiriyor, yani "Kardeşlik" hala yaşıyor.

Hristiyanlığın lideri Nemrut´da mıydı?
Gizem Turizmi Nemrudki_zpsgjgbhfd5
Yoksa, Hıristiyanlığın Gerçek Lideri Nemrut´da Mıydı?

1920´de G.I.Gurdjieff, batıya geldi ve Fransa´da kendi adına bir gizem veya ezoterizm okulu açtı, okulun izlediği yol çok eski bir ezoterik okulun yoluydu; bu çok uzak geçmişten gelen okulun adı "Sarmoung Kardeşliği" idi. İpucu izlendiğinde, (Gurdjieff hakkında yazılan otobiyografi de bu yöndedir.) adı geçen örgütün temelinde büyük bir olasılıkla, bir zamanlar Kuzey Mezopotamya´da gelişip, yayılan ama sonra yok edilen Hıristiyan Gnostik Okulu´ndan geriye kalanlar bulunuyordu. İzleri sürdürdüğümüzde bu kez günümüz Türkiye´sinin sınırlarının içine giriyor ve kayıp gizem okulunun Güneydoğu Anadolu´da bulunduğu anlaşılıyordu yani Gurdjieff´in kurduğu örgütün en uzak geçmişinde yer alan kayıp gizem okulu Anadolu´daydı; Ama nerede? İşte burada ortaya çıkan bir adam yeri bulduğunu söyledi, adamın adı Adrian Gilbert´ti,1972 yılında, Adrian Gilbert hacı olmak amacıyla, Filistin´e, Hz. İsa´nın doğum yeri olan Bethlehem´e gitmişti, aslında bilgeliğin peşindeydi, bir gizem örgütü arıyor ve eğitilmek istiyordu. Bölgede bir gizli okulun olduğunu duymuştu, kulağına gelenlere göre Matta İncili´nde adı geçen Maji Okulu buradaydı, sıkı bir arayışın ve gizem dedektifçiliğinin sonucunda, o da Gurdjieff´in izine rasladı, Filistin´de ortaya çıkan iz, Fransa´da gelen izle Anadolu´da birleşiyordu ve Adrian Gilbert artık sonuçtan emindi; Kayıp "Kardeşlik Okulu" nun liderini ve yerini bulmuştu; Gilbert´e göre örgütün kurucusu Commagene Kralı I. Antiochus, yeri ise Nemrut Dağı´ydı.

Kral Antiochus´un krallığı

Sıra Urfa´da
Gizem Turizmi Nemrud11_zps81onjysz
Gilbert, Kral I. Antiochus´un yaşadığı çağda varolan Sarmoung Kardeşlik Örgütü ile yakın ilişkisi olduğu görüşünde, onun Kuzey Fırat bölgesine yayılan küçük krallığının ana simgesi aslandı veya Commagene Aslanı´ydı. Nemrut Dağı´nda bulunan dev mezar anıtta, astrolojik ve Hermetik simgeler kullanılarak, gizem vurgulanmıştı. Nemrut´da bulunan Aslan kabartmasının üzerindeki Astrolojik simgeler aslında bir horoskop yani yıldız haritasıdır ve Gilbert burada belirtilen işaret edilen iki zaman dönemiyle, Kral´ın doğum ve inisiye yani örgütte eğitildiği tarihleri işaret ettiği düşüncesindedir, bu tarih 6 Ocak´tır yani İsa´nın Yahya Peygamber tarafından vaftiz edildiği tarih yani özgün adıyla "epiphanes" günü. Günümüzde, aynı tarihte Ortodokslar suya haç atarak kutlamalar yapıyorlar. Gilbert, Kral Antiochus´un krallığının henüz bulunmamış bir yerinde 35´ eğiminde, 155 m. uzunluğunda, nereye gittiği bilinmeyen bir tünel olduğunu iddia ediyor. Aslında bu iddia doğru, çünkü arkeologlar uzun zamandan beri bu bulmacanın peşindeler, Kahta´dan Nemrut Dağı´na uzanan tünellerin varlığı biliniyor ama nereye gittikleri henüz anlaşılamadı zira o boyutta kazılar yapılmış değil. Gilbert Commagene Kralı´nın doğum tarihini de hesaplıyor; bu tarih Güneş´in, Regulus yıldızıyla Aslan Burcu´nda buluşum yaptığı tarih yani 29 Haziran. Adrian Gilbert, Urfa´nın da (Eski adıyla Edessa) Orion Bilgeliği ile ilgili bir astrolojik merkez olduğu görüşünde ve bunun kanıtlarının da Eski Ahit´te yani Tevrat´da bulunduğunu belirtiyor.

Hristiyanlık kalıntıları ve Urfa
Gizem Turizmi Nemrud20_zpswgxczcxg
Kral´ın doğumu ve Mısır´a uzanan yol

Hıristiyanlığın ilk yıllarında Urfa, çok önemli bir eğitim merkeziydi ve kutsal kalıntılar hala orada görülür. Haçlılar´ın yıkımlarından sonra bölge, 1145´de İslam Komutanı Zengi tarafından ele geçirilmiş ve 1146´da da Zengi´nin oğlu Nureddin, Haçlıları tamamen uzaklaştırmıştı. Gilbert, araştırmalarında kayıp Kardeşlik Örgütü´nün izlerinin Urfa´da da bulunduğu belirtiyor ve Matta İncili´ndeki "Maji Öyküsü" nü hatırlatıyor. Mesih´in yani İsa´nın doğumu yani Christmas Günü sandığımız gibi 25 Aralık değildir, bu tarih aslında antik bir Pagan festivalini simgeler (Mitralar´ın Doğum Kutlamaları). Gerçek Christmas Milattan önceki 7. yılın 29 Temmuz´udur yani İsa milattan 7 yıl önce doğmuştur ve o gün gök konumu çok özeldir; Güneş her yıl aynı tarihte, "Kral´ın Doğumu" konumuna girer Aslan Burcu´ndaki "Küçük Aslan" veya "Aslan Yürek" de denen Regulus´la buluşur. Bu aynı zamanda da, göğün en parlak yıldızı olan Sirius´un yükseliş döneminin hemen sonrasıdır yani Sirius özgün periyodundaki görünmezlik dönemini bitirerek, yükselmeye başlar. Mısır Mitolojisi´nde Sirius yıldızı, Tanrıça Isis´in özel yıldızıdır, görülmediği dönemde Tanrıça hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar, bu da Güneş-Regulus buluşmasıyla simgelenir.

Hristiyanlık ve Astrolojik Simgeler
Gizem Turizmi Nemrutli_zpsdemajpnj
İlk Hıristiyanlar, bu mitolojik kavramı kullandılar, Sirius´un yükselmesi Meryem´in doğumuydu ama bu kez doğan Horus değildi çünkü Meryem´in oğlu İsa´ydı, aynı anda görülen diğer parlak yıldızlarda önemliydiler, örneğin Orion Isis´in eşi yani kocası olan Osiris´ti, Hıristiyan kültürü, Osiris´e Joseph yani Meryem eşi kişiliğini verdi. Procyon yıldızı da, Sirius gibi Orion´dan sonra yükselir ve Isis´in kızkardeşi Nephthys ile simgelenir ve o da orta eş kişiliğiyle bazı erken Hıristiyanlık söylencelerinde yer alır. Zodyak yani Burçlar Kuşağı genelde hayvanlarla simgelenir, Öküz yani Boğa, Koyun yani Koç burçları İsa´nın doğduğu ahırda bulunan ve yemlenen yani beslenen iki hayvandır ve ahır Bethlehem kasabasındadır, kasabanın adının anlamı "Ekmeğin Yeri" dir, Bethlehem kasabası, Judah bölgesinde yani İsrail´in Aslan Kabilesi´nin yaşadığı yerdedir ve bu kabilenin simgesi Aslan Burcu´ndaki veya takımyıldızındaki Regulus´tur, sonuç olarak ezoterik anlamda Güneş-Regulus buluşumu, İsa´nın ahırdaki doğumunu simgeler.

Gizem Turizmi Etpod_zpsefcjrum7

Nemrut dağı´ndaki horoskop şekli

Gizem Turizmi Etpod_zpsefcjrum7
Kabartmada görülen yürüyen aslan formundaki yıldız haritası yani horoskop, Yunan astrolojisi tarzındadır ve bir tarih belirlenmiştir. Bu yöntem atalarımız tarafından zaman zaman kullanılmıştır; Seleucidler, Makedonyalılar, Persler, Büyük İskender, Darius I tarafından kullanılmıştır. Antik Yunan´ın ve Persler´den gelen etkilerin ve Nemrut´ta yapılan geleneksel dinsel ritüeller genel anlamda Orta Doğu´dan Avrupa´ya yönlenen Mitra inançları ve dini ile ilgilidir. Commageneler´in Mitraik inancı, doğudan batıya doğru bir yelpaze gibi yayılırken, kesin olarak Hıristiyanlığın temelini oluşturmuştur yani Hıristiyanlığın kökeni Mitraizm dolayısı ile de Kral I. Antiochos´un katıldığı gizemli Kardeşlik Dini´dir. Kral´ın mimarları, tarihsel göndermeyi yapmak amacıyla, yıldız konumlarını bir aslan formuyla oluşturdular.

Üç Gizemli Adam mı Yoksa Gezegen mi?

Bebek İsa´yı ziyarete geldiklerine inanılan üç çoban krala Bethlehem´e giden yolu yıldızlar gösterir, yıldızların geleneksel yeri ekliptiğin kuzeyindeki simgesel bir hattı oluşturur, bunlar Sirius´dan önce doğan Procyon, Castor ve Pollux´tur, çoban krallara yol gösterirler yani Sirius´un doğacağı yeri gösterirler. Adrian Gilbert, İsa´nın doğumunda parlayan ve Bethlehem´den izlenen büyük yıldızın tek olmadığına hatta yıldız olmadığına inanıyor, ona göre parlaklığın nedeni iki dev gezegenin yani Satürn ile Jüpiter´in buluşumuydu, buluşum Balık Burcu´ndaydı ve bu nedenle de Hıristiyanlığın gerçek simgesi balıktı. İki dev gezegen, o konumda akşam göğünün (saat 21:30 civarı) en parlak gök cisimleridirler ve çok net olarak çıplak gözle görülebilirler. Üç çoban kralın ezoterik anlamları da böyledir yani Melchior, Caspar ve Balthasar´ın; Satürn ve Jüpiter, iki kralla simgelenir; Melchior (Altın Kralı Jüpiter) ve Caspar (Mür yani koku kralı Satürn); Jüpiter astrolojik anlamda, sağlığı ve zenginliği simgelerken, Satürn ölüm ve mezarın yanısıra uzun yaşamı simgeler. Mür, Mısır mitlerinde Satürn simgeselliği doğrultusunda, mumyalamada kullanılan bir maddedir. Üçincü Çoban Kral yani üçüncü gezegen Güneş´e en yakın gezegen olan Merkür´dür, bu da Balthasar´dır (veya Belteshazzar), ismin anlamı "Yüce Efendi´nin Öncüsü" veya en yakın yardımcısı şeklindedir. Merkür, Güneş´ten biraz önce doğar yani sultanın veziri gibidir. Bebek İsa´ya altın ve mür´ün yanısıra Balthasar tarafından verilen üçüncü armağan günnük veya buhurdur, günnük simgesel olarak majikal fonksiyonları uyandırır ve Merkür ile astrolojik doğrultuda ilişkilidir.



Nemrut dağı ve sırları
Gizem Turizmi Nemrut04_zpsxz2ndnnd
Adrian Gilbert, tüm öykünün anlamının farklı olduğu görüşünde, bizlere bu şekilde İsa´nın doğum horoskobunun yani yıldız haritasının anlatılmak istendiğini düşünüyor, eğer okuma doğru yapılırsa kesin zaman belirlenecektir. İsa´da Horus gibi bir kral olarak doğmuştur, gezegenlere uygun armağanlar onun doğumunu simgelerler, Matta İncili´nde armağanların baştan çıkarıcı oldukları ve egosal amaçlarla kullanılabilecekleri vurgulanır. Yani üç gezegenin negatif yönleri vurgulanır, negatif yönler pratik Maji´nin reddedilmesi (Merkür), ölümsüzlük arzusu (Satürn) ve krallık yani iktidar hırsıdır (Jüpiter). Daha sonraki olaylarda benzer anlamlar içerirler, Yahya Peygamber Ürdün Irmağı´nda İsa´yı vaftiz ederken cennetten gelen bir güvercin simgeselliğinde İsa´ya en yüksek armağan verilir, bunun anlamı gezegendeki en yüksek krallığın onaylanmasıdır. Artık o, Logos´un yani Varoluş´un aracı olmuştur. Yani Vaftiz´in simgeselliği ve 6 Ocak kutlamalarının anlamı göksel buluşmanın gerçekleşmesi daha da ötede İsa´nın göksel doğumudur. Ama daha sonra bu tarih değişecek, 25 Aralık´a kayarak, antik Roma´nın Satürn şenlikleri Mitralar´ın doğumu ile karışacaktır.

Bütün bunlardan anlaşılan şey, Kayıp Kardeşlik Örgütü´nün içeriğidir, Horus´dan, İsa´ya oradan da Kral I. Antiochus´a uzanan gizemin ezoterik anlamı ve bunun astrolojik metodla, Hermetik Bilgelik düzeyinde simgeselleştirilmesidir fakat tüm anlatılar ve Gilbert´in iddiaları yine de asıl gizemi açıklayamıyor; yıldızların ve gezegenlerin etkinliği ya da önemi acaba kutsallık düzeyinde ezoterik simgesellik midir? Yoksa, dünya dışındaki bir yerler mi ima edilmektedir? Sır, Orion ve Sirius´da saklı gibidir; birgün bunu da öğreneceğiz; ne zaman mı? Kimbilir, belki de Nemrut Dağı´nın altında yatan sırrı çözdüğümüz zaman...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
 
Gizem Turizmi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gül Bahçesi :: Kültür & Sanat :: ÜLKELER TARİHİ-
Buraya geçin: