Gül Bahçesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


(¯`•._.•♥♥ROSE GARDEN♥♥•._.•´¯)
 
AnasayfaPortalliLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT (ŞEMSEDDİN SAMİ)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT (ŞEMSEDDİN SAMİ) Empty
MesajKonu: TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT (ŞEMSEDDİN SAMİ)   TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT (ŞEMSEDDİN SAMİ) Icon_minitimeC.tesi Mart 09, 2013 4:55 pm

TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT (ŞEMSEDDİN SAMİ)
TÜRK EDEBİYATI - ESER ÖZETLERİ
TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT
ROMANIN İNCELENMESİ
1) DIŞ İNCELEME
a) ESERİN ADI: Taaşşuk-u Tal’at ve Fitnat
b) ESERİN YAZARI: Şemseddin Sami
c) ŞEMSEDDİN SAMİ (1850-1904 )
İlk ansiklopedistimiz, ilk romancımız, ilk sözlükçümüz, ilk gazetecilerimizden Şemseddin Sami, Yanya'nın Fraşeri kasabasında doğdu. Babası, o bölgenin Tımar beyi Halit Bey'dir. Ailesi, Fatih dönemine çıkar. Devlete hizmet etmişlerdir. Çevresinin, tek söz sahibi ailesinin oğlu olduğu için, çok itinalı yetiştirildi. İlk öğrenimini özel olarak yapmıştır. Orta öğrenimini Rum gimnasyomlarında yaptı. Burada, Fransızca, İtalyanca, Rumca ve eski Yunanca’yı öğrendi.
Bundan sonra, medrese eğitimi gördü. Dinî bilgilerini burada pekiştirdi ve Arapça, Farsça öğrendi. İslâm tarihini inceledi. Türkçe’den başka, 8 dil daha bilir. Bu bildiği dilleri de sadece konuşacak kadar değil, yazacak kadar hatta bazılarında, üslûp sahibi olacak kadar bilirdi. Medrese tahsilini yürütürken, bildiği dillerden faydalanarak, edindiği kitaplardan, Batı'daki yeni bilim gelişmelerini izlerdi. 19. yüzyılın pozitivizmi üzerinde ilk araştırmaları yapan yazarlarımızdan biridir.
Batı gazetelerine benzeyen “Sabah” gazetesini çıkardı
Medrese öğrenimini tamamladıktan sonra, matbuat kalemine girdi. Bildiği yabancı dillerinden yararlanarak tercümeler yaptı. Fakat onun asıl istediği şey, Batı gazetelerine benzeyen bir gazete çıkarmaktı. Nitekim, bu isteğine de bir süre sonra kavuştu ve İstanbul'da kendi namına "Sabah" gazetesini çıkardı.
Şemseddin Sami, çok iyi Farsça, Arapça bildiği halde, konuşmaların ve yazışmaların sade Türkçe ile yapılmasından yana idi. Şinasi'nin başlattığı sadelik hareketini yürütmek istiyordu. Çıkardığı gazetede bu sade dili kullandı. Fakat bir süre sonra, yazdığı yazılar yüzünden, gazetesi kapandı ve kendisi sürgünü boyladı. Bu zorunlu sebeple, önce Trablus-garp'ta, sonra başka şehirlerde bulunduktan sonra bağışlandı ve İstanbul'a döndü.
Padişah Abdülhamit, Şemseddin Sami'ye karşı birçok sebeplerden ötürü dikkatli idi. Bir kere Şemseddin Sami, Arnavutluk'un en soylu ailelerinden birinin oğlu idi. Fraşerilerin oyu alınmadan Arnavutluk'ta hiç bir şey yapılamazdı. Oysa Şemseddin Sami, çıkardığı gazetesinde ilerici fikirleri tutmuş, Genç Osmanlıların başlattığı hareketin fikriyatını yapmıştı. Ayrıca Şemseddin Sami, dil biliyor, eli kalem tutuyor, güzel konuşuyordu. Bu bakımdan da Padişah'ın gözü üstünde idi. Her halde bu ve benzeri sebeplerle, sürgünden döndüğü zaman Şemseddin Sami, sarayda görev yapan "Teftiş-i Askerî Komisyonu"na katip olarak atanmış olmalıdır (1880).
Sonradan başkatipliğine getirildiği bu komisyonda, hayatının sonuna kadar görevde tutulmuştur. Kendisini ''Kamus-u Türki" yazmaya teşvik edenin Padişah olduğu ve her –sayfasına bir altın ödediği, sonradan ailesi tarafından açıklanmıştır. Kamusu'l-Alâm'ın da aynı şekilde desteklendiği düşünülebilir. Çünkü Abdülhamid'in, sarayda yapacak işi olmadığı zamanlar, Şemseddin Sami'yi Erenköy'ündeki evine gönderdiği ve burada göz altında bulundurarak çalışmalarını izlediği bilinmektedir.
Nitekim Şemseddin Sami de, Abdülhamid'in bu davranışlarından hiç şikayet etmemiş ve hatta kardeşi, Arnavutluk'ta isyana karar verince, ağabeysinin de kendisine yardım etmesini istediği zaman, Şemseddin Sami'nin "Ben bir Osmanlıyım ve isyana karşıyım" dediği ayrıca bilinmektedir.
Şemseddin Sami, edebî çalışmalarını gençlik yıllarında yapmış, gazetecilik, hikâyecilik ve romancılık üstünde çalışırken, çağdaş fikirleri savunmuş ve dikkate değer eserler vermiştir. "Taaşşuk-u Talât ve Fitnat" adlı romanı, onun iyi bir toplum gözlemcisi olduğunu ve iyi romancı kumaşı taşıdığını gösterir. Kendisinden sonra yazılan romanların birçoğu, onun çizgisine ulaşamamıştır. Tiyatro eserlerinde de aynı başarıyı göstermiştir.
O, bütün eserlerinde,Türklük şuurunun uyanışını ve gelişmesini sağlamaya çalıştı. Türk dilinin ne kadar zengin bir dil olduğunu ispatlayan Kamus-u Türki'si, bugün de en büyük kaynak eser haysiyeti ile ayakta durur. Kendisinden sonra sözlük yapanların hepsi, bu kaynaktan yararlanmışlardır.
Kamusu’l-Alâm, başlı başına 6 ciltlik büyük bir ansiklopedidir. Bütün dünyada heyetler tarafından yapılan ansiklopedilere karşılık, Şemseddin Sami'nin tek başına 6 ciltlik büyük bir ansiklopediyi bitirmeye muvaffak olması,onun şaşılacak bir çalışma gücüne sahip olduğunu gösterir. Kamus-u Fransevî adı altında, Fransızca’dan Türkçe’ye, Türkçe’den Fransızca’ya olmak üzere tamamladığı iki ciltlik sözlük, 80 yıldır itibarlı bir lügat olarak elden ele geçti.
"Besa", "Seyit Yahya", "Gave" adlı üç tiyatro eseri vardır. Bu oyunlar, günümüzün zevklerine cevap vermese bile, zamanının gerçeklerini tamamen yansıtmışlar ve yazarın ne kadar gerçekçi olduğunun belgesi olmuşlardır. Ayrıca, Batı'dan bazı eserlerin çevirilerini yapmış ve bu arada Victor Hugo'nun "Sefiller"ini ilk defa dilimize çevirmiştir. "Robenson Crusoe" romanını da ilk olarak dilimize çevrilen, Şemseddin Sami'dir.
1905'de hayata gözlerini yumduğu zaman, ardında 50'den fazla büyük eser ve büyük bir isim bırakmıştır.
d) ESERİN BASKI YERİ VE BASKI YILI: Bordo Siyah Klasik Yayınlar, 2003
e) SAYFA SAYISI:219
2) İÇ İNCELEME
a) ANA DÜŞÜNCE
Bir birine kavuşamayan iki sevdalının hikayesidir.
b) YARDIMCI DÜŞÜNCELER
1. Kız çocuklarının okutulmaması.
2. Osmanlının son dönemlerinde devlet dairelerinde çalışan memurların kafalarına göre izne çıkmaları.
3. dönemdeki iç güveysi korkusunun annelerde hakim halinde olması.
4. Küçük yaştaki kızların kaçırılarak köle olarak satılması.
5. İnsanların hasta olduklarında devayı başka yerde aramaya çalışmaları.
6. Kızların çok küçük yaşta evlendirilmesi.
c) KAHRAMANLARIN İNCELENMESİ
1) TAL’AT BEY
Annesi Saliha Hanım , babası ise Rifat Bey’dir. Babasını 6-7 yaşlarında iken kaybetmiştir.18-19 yaşlarında , henüz sakalları çıkmamış bir gençtir. Bir hükümet dairesinde görev yapmaktadır. Terbiyeli ve çok kibar bir kişiliği vardır. Daima güler yüzlü biri olan Tal’at Bey’in huyları arasında kibir , kıskançlık, çapkınlık ve hovardalık yoktur. Arkadaşları ve dostları tarafından da çok sevilen bir kişidir.
2) FİTNAT HANIM
Babası roman başlarında bilinmemekle birlikte babası Ali Bey’dir. Annesi ise Hacı Babanın evlendiği ve daha sonra ölen dul kadın Zekiye Hanım’dır. Fiziki yapısı ince bir bedene sahip olan kahramanımız orta boylu , gözleri ve kaşları kapkara, beline kadar uzanan saçları olan , bembeyaz bir teni olan , burnu düzgün küçük ağızlı , güzel bir kızdır. Ve 15 yaşındadır. Yumuşak huylu ve nezaketli birisi olan Fitnat Hanım öfke ve kızgınlık gibi kavramları bilmeyen bir kızdır. 7 yıl boyunca sokak kapısından dışarı çıkmamış ( Ara sıra pencereye çıkan ) , evde dikiş diker, nakış işleyen ve çok güzel ahlakı olan bir kahramanımızdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
 
TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT (ŞEMSEDDİN SAMİ)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gül Bahçesi :: Kültür & Sanat :: EDEBİYAT-
Buraya geçin: