Gül Bahçesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


(¯`•._.•♥♥ROSE GARDEN♥♥•._.•´¯)
 
AnasayfaPortalliLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 12:03 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Kf93x9qbs9340t8eufLatince {{{latince}}}
Kısaltma Psc
Tamlayan Piscium
Simge balıklar
Bahar açısı 1 sa.
Yükselim 15°
Alan 889 derece kare
14. sırada
Yıldızlarının sayısı

(kadir < 3) 0
En parlak yıldızı η Psc
(Kadri 3.6)
Göktaşı yağmurları Piscids

Çevreleyen
takımyıldızlar Triangulum
Andromeda
Pegasus
Aquarius
Cetus
Aries

+90° ve −65° enlemleri arasında görülebilir.
En iyi Kasım ayında saat 21:00'de görülebilir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 1:37 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Me7ujb3x8q5303pu8pkaLatince {{{latince}}}
Kısaltma Tau
Tamlayan Tauri
Simge Boğa
Bahar açısı 4 sa.
Yükselim 15°
Alan 797 derece kare
17. sırada
Yıldızlarının sayısı

(kadir < 3) 4
En parlak yıldızı Aldebaran (α Tau)
(Kadri 0.9)
Göktaşı yağmurları Taurids
Beta Taurids

Çevreleyen
takımyıldızlar Auriga
Perseus
Aries
Cetus
Eridanus
Orion
Gemini

+90° ve −65° enlemleri arasında görülebilir.
En iyi Ocak ayında saat 21:00'de görülebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:19 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 E6j6lbstf84wpydkvowAslan takımyıldızında, aslanın kalbi Regulus (α Leonis), Denebola (β Leonis), and γ1 Leonis (Algieba) gibi pek çok parlak yıldız vardır. δ Leo (Zosma), θ Leo (Chort), κ Leo (Al Minliar al Asad), λ Leo (Alterf) ve ο Leo (Subra) gibi daha sönük olan pek çoğu da isimlendirilmiştirLatince {{{latince}}}
Kısaltma Leo
Tamlayan Leonis
Simge Aslan
Bahar açısı 11 sa.
Yükselim 15°
Alan 947 derece kare
12. sırada
Yıldızlarının sayısı

(kadir < 3) 3
En parlak yıldızı Regulus (α Leo)
(Kadri 1.4)
Göktaşı yağmurları Leonids

Çevreleyen
takımyıldızlar Ursa Major
Leo Minor
Lynx (köşe)
Cancer
Hydra
Sextans
Crater
Virgo
Coma Berenices

+90° ve −65° enlemleri arasında görülebilir.
En iyi Nisan ayında saat 21:00'de görülebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:20 pm

Uzay Nedir? Uzay Hakkında Genel Bilgiler
Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir. Uzay'ın sınırları asla kesin değildir ve Uzay hep büyür. Atmosfer ile uzay arasında kesin bir sınır bulunmamaktadır, fakat Dünya'nın atmosferi yukarı doğru çıkıldıkça incelmektedir. Uzayda milyonlarca gökada bulunmaktadır. Bu gökadalar içinde milyonlarca güneş sistemleri, gezegenler ve gök taşları bulunmaktadır.
Uzay çok eski dönemlerden beri insanların büyük ilgisini çekmiş, sonu olup olmadığı; varsa, sınırlarının nereye kadar uzandığı bilginleri ve felsefecileri yakından ilgilendirmiştir. Uzayda yer alan gökcisimlerinin incelenmesi, bunların hareketlerinin diğer gökcisimlerinin davranışlarına yaygınlaştırılması, uzay hakkında çok az da olsa kimi fikirlerin ortaya atılmasını sağladı. Çağlar geçtikçe insanların daha güçlü teleskoplarla uzayı incelemesi uzay hakkındaki bilgileri artırdı. Uçan cisimlerin ortaya çıkmasıyla Dünya'yı çevreleyen yakın uzay hakkındaki bilgiler, daha da artmaya başladı. Nihayet, güçlü füzeler, yapma uydular, Ay'a insanlı ya da insansız araçlar gönderilmesi, Güneş Sistemi içinde yolculuk yapacak yapma uyduların geliştirilmesi, çok güçlü radyoteleskoplarla uzayın derinliklerinin araştırılması, 20. yüzyılın ikinci yarısında insanlığın uzay hakkındaki bilgilerini önemli ölçüde genişletti. Bu arada teorik fizik ve astronomi konusunda devrim yapacak görüşler ortaya atan Einstein gibi bilginlerin uzay konusunda ortaya attıkları pek çok kuram, gözlemcilerin uzay üzerine verdikleri bulguların mantıklı bir şekilde açıklanmasını sağladı. Uzay konusundaki ilk sağlam bilgiler, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında, özellikle kuzey ülkelerinde kurulan gözlemevleri sayesinde alındı. ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Palomar Gözlemevi, Dünya'da mevcut gözlemevlerinin en büyüğüdür. Buradaki aynalı teleskopun çapı 5 m., yüksekliği 40 m.dir. Bu gözlemevlerinde uzaydaki gökcisimlerinin kütlesi, hacmi, ışığının şiddeti vb. incelenmektedir. Uygulamalı fiziğin geliştirdiği tayf (spektrum) analizi, uzaydan gelen ışıklardan, cisimlerin hangi elementlerden oluştuğunu göstermektedir. 1932'de K. G. Jansky adındaki bir mühendisin rastlantı sonucu bulduğu uzaydan gelen radyo yayınları, daha sonraki yıllarda radyoteleskopların doğmasına ve uzayın derinliklerinin dinlenmesine, bu radyo yayınlarının kaynaklarının ve nedenlerinin bulunmasına yol açtı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanların geliştirdiği V-1 ve V-2 füzeleri daha sonraki yıllarda uzayın keşfi için yapılacak çalışmalarda büyük bir adım oldu. 1947-1956 yılları arasında özellikle ABD, uzay çalışmalarına büyük hız verdi. Yapılan uzay uçuşu denemelerinin hiçbiri bir uzay aracını yörüngeye oturtmayı başaramadı. Bu arada SSCB, 1957 yılında üç kademeli Vostok füzeleri ile "Sputnik" adındaki ilk yapma uyduyu Dünya çevresinde yörüngeye oturtarak uzay yarışında öne geçti. Uydulardan elde edilen uzay üzerine bilgiler, canlıların, özellikle insanların uzayda yaşayabilmeleri için hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Böylece uzay tıbbı doğdu ve gelişti. Uzayda ilk insan ise 12 Nisan 1961 tarihinde SSCB'nin uzaya gönderdiği Yuri Gagarin oldu. Bu arada, insanların uzay boşluğuna yerleşmelerini sağlamak, uzayı uzaydan izlemek, Dünya üzerinde haberleşme kolaylıkları sağlamak için binlerce uydu yörüngeye yerleştirildi ya da uzayın boşluğuna fırlatıldı. Nihayet 1969 Temmuzu'nda Ay'ın ABD'li astronotlar tarafından fethedilmesi, uzay çalışmalarında en önemi adımlardan biri oldu. Günümüzde uzay yarışı büyük bir hızla sürmektedir.

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Uzay
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:21 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Lune002Araştırmacılar galaksimizde bulunan 37 bin 964 gezegenin en az bizim kadar akıllı yaşam formlarına evsahipliği yapabileceğini hesapladı.
Astrofizik uzmanı Duncan Forgan tarafından geliştirilen bir bilgisayar yazılımı bilinen 330 gezegenden topladığı veriler ışığında yaşam için elverişli olabilecek gezegenleri hesapladı.
Samanyolu galaksisinde bulunan gezegenlerin sıcaklık, su ve mineral zenginliği gibi değişkenler gözetilerek incelenmesi sonucunda üç senaryo göz edilerek hesaplamalar yapılduı. Birinci senaryoda hem yaşamın hem de evrimin zor olacağı bir algoritma yaratan yazılım, buna göre 361 gezegenin yaşama olanak tanıyabileceğini hesapladı. İkinci senaryoda yaşamın başlaması zor olsa da, evrime imkan tanıyabilecek bir algoritma kullanan yazılım bu sayıyı 31 bin 513’e çıkardı. Üçüncü senaryoya göre yaşamın gezegenler arası göktaşlarıyla taşınabileceği varsayımına dayanan bir algoritma kullanan yazılım bu sayının 38 bine yaklaştığını gösterdi.

Hesaplamanın tek hücreli yaşam formlarından daha ziyade analog organları olan ve bilinç sahibi yaşam formlarını yaratmak için gerekli olan koşulları araştırdığını belirten bilim insanları, en zor koşullarda bile 361 gezegenin zaman içinde akıllı yaşam formlarına ev sahipliği yapabileceğini, akıllı uzaylılarla insan ırkının iletişim kurmasının 300 ve 400 yıl gibi bir süre alabileceğini belitiyorlar.
Kaynak: ntvmsnbc
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:23 pm

Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluğa Evren denir.
(Evren veya kâinat, sonsuz uzamda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır. Yani "evren" astronominin, astrofiziğin konu edindiği şeylerin tümüdür. İçinde "her şey" olan bu dev çorba, sonsuzluk veya hiçlik olarak tanımlanabilecek uzayın içinde yer alır. )
Dünya dışındaki evren parçası da Uzay olarak adlandırılır.
Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir. Uzay'ın sınırları asla kesin değildir ve Uzay hep büyür.
Uzay’da; yıldızlar, gezegenler, meteorlar, kuyruklu yıldızlar, uydular vb. varlıklar bulunmaktadır. Uzay’da bulunan bu varlıkların her biri gök cismi olarak adlandırılır.
Yıldız Kümeleri
Bulutsuz ve açık bir gecede gökyüzüne baktığımızda genellikle düzgün bir şekil gösteren yıldız toplulukları görülür. Bu yıldız topluluklarına yıldız kümesi adı verilir.
Bu küme içindeki yıldızların hareketi incelendiğinde, her yıldızın aynı hızla ve belli bir noktaya doğru hareket ettikleri gözlenebilir.
Yıldızlar
Uzay’daki bulutsu( nebula) adı verilen gaz ve toz yığınlarının bir araya gelip sıkışmasıyla yıldızlar meydana gelir.
Yıldızların şekli genellikle küreseldir. Yıldızlar da tıpkı canlılar gibi doğar, yaşar ve ölür. Ömrü sona eren dev yıldızlar, şiddetli bir patlama ile parçalanır. Ortaya çıkan parçalar, uzay boşluğuna dağılır. Dağılan parçalardan gezegenler oluşur.
Çevrelerine ısı ve ışık saçan yıldızların büyüklükleri, kütleleri ve sıcaklıkları birbirinden farklıdır.
Yıldızlar bize çok uzak oldukları için geceleri gökyüzünde yanıp sönen ışık noktaları olarak görünürler.
Yıldızlar farklı renklere sahiptir. Yıldızların farklı renkte olması, onların sıcaklıkları hakkında bilgi verir. * En sıcak yıldızlar mavi ve beyaz renklidir.
* Orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı renklidir.
* Soğuk yıldızlar ise kırmızı renklidir.
* Dünyamıza en yakın olan yıldız Güneş’tir.
* Güneş sarı - turuncu renkli bir yıldızdır.
Takımyıldızları
Dünyadan gökyüzüne bakıldığında sergiledikleri görünüm nedeniyle bir arada bulunan yıldız gruplarına takımyıldızı adı verilir. Romalılar ve Eski Yunanlılar, yıldız gruplarına hayvanların, çeşitli nesnelerin ve ünlü kişilerin isimlerini vermişlerdir. Büyükayı, Küçükayı, Ejderha, Çoban, Kuzey Tacı ve Orion (Avcı) takımyıldızlarından bazılarıdır. Bunlar eski gökyüzü bilimcileri tarafından hayali çizgilerle birleştirilerek masalsı ve mitolojik adlar almışlardır.
Kuyruklu Yıldızlar
Kuyruklu yıldızların ad benzerliği dışında gerçek yıldızlarla hiçbir benzerliği yoktur. Bu gök cisimlerinin yapısında donmuş haldeki gazlar ve tozlar bulunur. Bu nedenle kuyruklu yıldızlara kirli kartopu adı verilir.
Kuyruklu yıldızlar, Güneşin çevresindeki eliptik yörüngelerde dolanır. Güneş’e yaklaştıkça içerdikleri buz bir miktar erir. Buzla karışmış toz ve taş
parçaları serbest kalır. Serbest kalan gaz, su buharı ve ince
tozlar Güneş rüzgarıyla itilir. Böylece kuyruklu yıldızın kuyruk kısmı oluşur.
Zaman zaman gökyüzünde kuyruklu yıldızlar görünür. Görünme süreleri çok kısa olup, bir kısmının gözlenmesi sadece 2 - 3 saniye sürer. Oldukça hızlı hareket ederler.
Kuyruklu yıldızların kütleleri bir gezegen ya da bir uyduya oranla oldukça küçüktür.
Kuyruklu yıldızların en bilineni Halley kuyruklu yıldızıdır. Dünyadan 76 yılda bir gözlenebilir. Hale - Bobb adlı kuyruklu yıldız 1997 yılında Dünya’dan gözlemlenmiştir. Dünyadan en son izlenebilen
kuyruklu yıldız 2002’de gözlenen Ikaye – Zhang
(ikaye - Zeng) kuyruklu yıldızıdır.
Meteorlar
Kuyruklu yıldızlardan kopan toz tanecikleri ve kaya parçaları Dünya atmosferine girdiklerinde sürtünmenin etkisiyle ısınır ve ince bir ışık çizgisi bırakır.
Bu doğa olayı, halk arasında yıldız kayması olarak bilinir.
Yıldız kaymasına atmosfere yüksek hızla girip yanan meteorlar sebep olmaktadır.
Bazı meteorların tamamı yanarak yok olmadığından yeryüzüne düşen parçaları olur.
Atmosfere girerek yeryüzüne ulaşabilen böyle meteorlara gök taşı adı verilir.
Meteorlar, düştükleri yerlerde ciddi hasarlara yol açabilir; çukurlar oluşturabilir. Oluşan bu çukurlara meteor çukuru adı verilir.
Şayet oluşan çukur Dünya yüzeyi üzerinde ise gök taşı çukuru olarak adlandırılır.
Not:
Arizona’da 1200 m çapında ve çevresine göre 50 m yükseklikte ve dik olarak 200 m inebilen büyük bir gök taşı çukuru vardır.
Gök cisimlerinin bir diğeri de Gezegenlerdir. İleriki bölümde özellikleri açıklanacaktır.
İki gök cismi arasındaki uzaklığı kilometre ile ifade etmek bazen yetersiz kalır. Bunun yerine ışık yılı birimi kullanılır. Bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı mesafedir. Bir ışık yılı yaklaşık 9,46 x 1012 km’dir. ( yani 365x24x60x60x300000) Güneş’e en yakın yıldız; 4,2 ışık yılı uzaklıktadır. Işık yılı bir zaman birimi değil, uzaklık ölçüsü birimidir.
Gök Adalar (Galaksiler)
Çok sayıda yıldız, kızgın gaz ve toz yığınları, yıldızlar arası tanımlanamayan maddelerden oluşan dev sistemlere gök ada (galaksi) adı verilir.
Uzay’ın derinliklerinde birbirinden çok uzakta, farklı boyut ve biçimlerde milyonlarca gök ada vardır. Büyük gök adalar 3 trilyon, küçük gök adalar 100 bin kadar yıldız içerir.
Gök adalar sarmal, eliptik ya da düzensiz şekillerde olabilir. Gök adaların hareketi yavaştır.
Dünya’nın içinde bulunduğu gök ada, Samanyolu gök adası- Galaksisi olarak bilinmektedir. ( Dünyamız Saman yolu galaksisi Oryon kolu- avcı kolu üzerinde yer alır) Samanyolu gök adası sarmal şekildedir ve kendi etrafındaki bir turunu 230 milyon yılda tamamlar. Samanyolu gök adasını Kuzey Yarım Küre’den gözlemlemek için en uygun aylar temmuz, ağustos ve eylüldür.
Sarmal şekilde olan diğer bir gök ada da Andromeda gök adasıdır. Andromeda gök adası Dünya’dan bakıldığında teleskop kullanılmadan gözlenebilen gök adalardandır.
Bir başka gök ada ise Sombrero gök adasıdır. Sombrero gök adasının şapkaya benzeyen bir görünümü vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:29 pm

MİKRO VE MAKRO DA UZAY BOŞLUĞU VAR MIDIR?.



Bir atom çekirdeğinin, bir futbol topu büyüklüğünde olduğunu varsayarsak, elektronlar bunun çevresinde, çapı 5 kilometre genişlikte bir çember üzerinde dönebilir. Eğer, Güneş Sistemi'nin bütününü düşünürsek orada da benzer bir düzen vardır. Tüm gök cisimlerinin arasındaki boşluğa ise "uzay boşluğu" dendiğini hepimiz biliyoruz.
Elektronlar yani atom altı parçacıklar arasındaki alana da "boş uzay" denir. Boş uzay olarak adlandırılan bölge ne işe yarıyor ? Olmasaydı ne olurdu diye sorabiliriz? Öncelikle bu boş uzay olmasaydı her şey inanılmaz derecede küçülürdü.
Örneğin bir insanı meydana getiren atomların, insana asıl ağırlığını veren çekirdeklerini bir araya getirmek mümkün olsaydı, insan, gözle görülemeyecek kadar küçük bir zerre haline gelirdi. Fakat ağırlığı yine o insanın ağırlığına eşit olan bir zerre. Boş uzay da bulunan her parçacık, kendi yasalarına değil, o alanın yasalarına tabiidir. O halde atom, katı bir birim olmayıp aralarında belli uzaklıkların bulunduğu parçacıkları içeren boş uzaydan meydana gelmiştir. Bu parçacıkların şaşılası özelliklerinden biri de ikili özellik göstermeleridir. Yani bazen parçacık, bazen de uzayın derinliklerine uzanan dalgasal yapıya sahiptir. Dalgasal yapıları nedeniyle tüm uzayı doldurmaktadırlar ve bu yüzden aslında boş uzay diye bir şey yoktur. Tüm evren; enerji ve bu enerjinin belirli bölgelerde yoğunlaşmasından oluşmuş maddi sistemlerle doludur. Yok oluş değil yoğunlaşma ve çözülme vardır.
Madde, küçük ama birbirinden uzak damlalar halinde yoğunlaşmış enerjidir. Madde ve enerji tek bir şeydir ve sürekli olarak birbirine dönüşmektedir. Aynı gerçekliğin iki farklı tezahürünü oluşturmaktadır. Buradan da anlıyoruz ki gerek atomun organizasyonu yani mikro evren diyeceğimiz oluşum gerekse makro evrenimizin organizasyonları arasında benzerlik, paralellik vardır. Bu organizasyon, anlamsızlığa değil, bilimsel ilerlemeler sayesinde, bizim adım adım keşfettiğimiz bir anlama sahiptir. Kuantum kuramını anlamak için atom modelini kavramak çok önemlidir. Mikro kozmosta geçerli olan yasaları kavramak makro kozmosun yasalarını ve işleyiş düzenini kavramamıza da neden olacaktır.
Ne enteresandır ki yüzlerce yıl önce yaşamış ve çok çeşitli kültürlere damgasını vurmuş mistikler de maddenin yapısı ve özü hakkında bugün yeni fiziğin ortaya koyduğu gerçeklere son derece yakın tanımlamalarda bulunmuşlardır. Bu bir tesadüf olabilir mi? Örneğin, Çin bilgeleri evrenin "Chi" denilen gaz veya eterden oluştuğunu söyler. "Chi",uzayda hareket eden, yoğunlaşınca madde olan hayati enerjidir. Hinduizm'de Brahman, Budizm'de dharmakaya sözcükleri aynı anlama gelir. Bu enerjinin hem ruhsal hem de maddesel özellikte olduğu kabul edilir.
Yeni fiziğe göre maddeyi oluşturan atom, bizim sert, tek ve bütünmüş gibi algıladığımız kum tanesi gibi katı değildir. Bir kum tanesi milyonlarca atomdan oluşur. Her atom ise yüzlerce mikroskobik parçacığın sürekli devindiği bir küçük evrendir. Nasıl ki Samanyolu galaksisinde sayısız yıldız, gezegen ve çeşitli gök cisimleri varsa, bu cisimlerin birbirine göre hareketi, uzaklığı, etkileşimi, birbiri üzerinde yarattığı çekim kuvvetleri varsa, bir atomun yapısındaki parçacıklar arasında da buna benzer bir yapısal düzenleme ve dinamizm vardır.
Atom altına, yani maddenin derinliklerine indikçe anlaşılan, "temel yapı taşları" değil, bütün parçacıklar arasında varolan karmaşık ilişkiler dokusudur. Parçacıklar arasında karşılıklı etkileşim ve bütünsel bir davranış vardır. Birinin yarattığı bir etki tümünü ilgilendirir. Atomu bir mikro evren dünyamızı da bir makro evren olarak kabul edersek aslında mikroda geçerli olan yasalar makro da da geçerlidir.
Örneğin ailemizdeki bireylerden birinin yaşadığı, iyi veya kötü olarak nitelendirdiğimiz bir olaydan hepimiz şöyle ya da böyle bir şekilde etkilenmiyor muyuz? Bunu daha da genişletirsek şehrimizdeki, ülkemizdeki, dünyamızdaki çeşitli olaylar ve haletlerden de benzer şekilde etkilenmiyor muyuz? İşte bu atom altında geçerli olan bir yasanın yani etkileşim ve bütünsel davranışın günlük hayatımızda da geçerli olmasıdır.






Kaynak:Astroset
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:52 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 1uzay
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:52 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 10uzay
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:53 pm

İnsanoğlunun daha ilk çağlardan beri süregelen merakı, düşünen ve araştırmacı yapısı hemen her konuda olduğu gibi uzayıda araştırma ve inceleme yapmasına neden olmaktadır. Günümüzde NASA (National Aeronautics and Space Administration, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi olarak tercüme edilebilir), ESA (the European Space Agency, Avrupa Uzay Ajansı) gibi kuruluşların yanı sıra Rusya, Japonya, Kanada, Çin gibi ülkelerde uzay araştırmalarında öncülük yapmaktadır.

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Adszkbs

Uzay araştırmalarının başlıca nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Güneş sistemimizin araştırılıp incelenmesi, gezegenlerin yapısı

Dünya dışında yaşam olasılığının araştırılması

Galaksiler, yıldızlar, karadelikler ve diğer uzay yapıtaşlarının incelenmesi
Uzayın araştırılmasında daha onlarca neden sayılabilir. Ayrıca uzay araştırmaları; tıp, fizik, kimya, biyoloji, endüstri gibi diğer alanlara da çok önemli katkılar yapmaktadır.

UZAY ARAŞTIRMALARI TARİHİ
İnsanoğlunun uzay serüveni, Sovyetler Birliği’nin, 4 Ekim 1957′de Dünya’nın ilk yapay uydusu Sputnik-1′i uzaya göndermesiyle başladı. Sputnik-1, Dünya’dan 224 km yukarıda bazı bilimsel deneyler yapmak için fırlatılmıştı.

Sputnik-1′in ardından, uzaya ilk insanlı uçuşu yine Sovyetler gerçekleştirdi. 1961 yılında Yuri Gagarin, Vostok-1 adlı kapsül ile, Dünya’nın etrafını 1 kez dolandı. Sovyetler’in bu önemli başarıları karşısında ABD, o zamanlar daha yeni filizlenen uzay yarışında öncülük şansını yitirmişti. Ancak, 20 Haziran 1969′da Apollo-11 uçuşu ile ABD, Ay’a ilk kez insan indirmeyi başararak tarihe geçecek ve uzay araştırmaları alanında önemli adımların neredeyse tek odağı haline gelecekti.

İnsanoğlunun yaşadığı Dünya’ya “tepeden” bakmaya başladığı o tarihlerden bu yana, uzay araştırmaları ve uzaydan araştırmalar çok hızlı bir gelişim gösterdi; uzay teknolojilerinde ardı ardına devrimler yaşandı. Bir zamanlar yalnızca bilimsel merakın bir ürünü gibi görünen bu çalışmalar, bugün günlük yaşamın vazgeçilmez öğeleri haline geldi. Belki daha da önemlisi, felsefi görüşümüzü kökünden etkiledi. Artık evreni, her türlü etnik ve dinsel şovenizmden uzak, bir “dünya vatandaşı” duyarlılığıyla algılamaya başladık. Carl Sagan’ın deyişiyle “Merkezi ve kuruluş amacı biz olmayıp, enginlikte ve sonsuzlukta kaybolmuş minnacık; yüzlerce milyar galaksi ve milyarlarca trilyon yıldızla bezenmiş bir kozmik okyanusta dönüp dolaşan bir Dünya” üzerinde yaşadığımızı farkettik. İnsanoğlunun gözünü gökyüzüne çevirmesiyle başlayan bu süreç, uzayın kendisi gibi sonu olmayan bir serüvene benziyor. Uzay araştırmalarında kullanılan ve gün geçtikçe daha da güçlenen teknik donanım ve artan bilgi birikimi de bu serüvende insanoğlunun en büyük yardımcısı. Gelecek yüzyılın araştırmacıları hiç kuşku yok ki, uzay araştırmaları üzerine yoğunlaşacaklar. Bu araştırmaların temelini oluşturan, disiplinlerarası yatay çalışmalar, projeler, çalışma ve düşünce sistemleri de bu doğrultuda gelişecek.

Bilimin tüm disiplinlerinin bir arada bulunmasını gerektiren uzay araştırmaları büyük organizasyonlarla yürütülüyor. Bunlar arasında en önemlisi hiç kuşkusuz Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi-NASA. Önemli adımlara imza atmayı ve bunu iyi bir reklamla dünyaya duyurmayı hep başarmış olan NASA, uzay serüvenlerinin “Baş Oyuncu”su! Sovyetler ise, her ne kadar uzay çalışmalarının başını çekmiş ve uzay yarışında adı ABD ile birlikte anılmış olsa da bugün bu alanda öncü rolü oynamaktan biraz uzak görünüyor.

Günümüzde uzay araştırmaları bu iki ülkeyle sınırlı değil artık. Japonya, Kanada gibi gelişmiş ülkelerin bireysel çalışmalarının yanı sıra, adını son yıllarda sıkça duymaya başladığımız bir başka büyük organizasyon daha var: ESA. Uzay araştırmalarına oldukça iddialı başlayan ve görece daha genç bir organizasyon olan ESA, çokuluslu yapılanmasıyla da farklı bir ekolü temsil ediyor.

Kısa adı ESA (European Space Agency) olan Avrupa Uzay Ajansı, 14′ü kıta Avrupa ülkesi (Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya ve Norveç) biri de kısmi işbirliği (Kanada) olmak üzere 15 ülkenin hükümetler düzeyinde üyesi olduğu bir Avrupa kuruluşu. ESA, Avrupa’da bulunan iki eski Avrupa Uzay Organizasyonu, ESRO (European Space Research Organization) ile ELDO’nun (European Organization for the Development and Construction of Space Vehicle Launchers) birleşmesiyle 1975 yılında kurulmuş bir organizasyon. Çekirdeğini oluşturan bu iki kuruluşun yükümlülüklerini ve haklarını elinde tutan ESA, temel olarak, uzay bilimleri (gezegenler, uzay boşluğu, Güneş, ısı, enerji, göktaşları, yıldız sistemleri, uzay fiziği, astronomi vb.), yeryüzü gözlemleri (enerji, su, maden ve mineral kaynaklarının araştırılması), telekomünikasyon (uydu haberleşmesi, GPS), uzay taşıyıcıları (uydu fırlatma sistemleri, araştırma uyduları), mikroçekim ve uluslararası uzay istasyonu gibi alanlarda çalışmalarını sürdürüyor.

Uzay bilimi tek bir disiplin değil; Güneş ve gezegen araştırmalarından astrofiziğe dek uzanan geniş çaplı ve birbiriyle sıkı ilişki içinde olması gereken disiplinleri kapsıyor. Uzayı ve evreni araştırırken yakın çevremizi, gezegenleri ve her şeyden önemlisi Dünya’yı farklı bir açıdan inceliyor.


Uzay araştırmaları, diğer deneysel bilimlerle karşılaştırılmayacak büyük kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Göktaşları, Ay ve yakın gezegenler dışındaki hiçbir gökcismine ulaşılamadığı için, çoğu kez yalnızca gökcisimlerinden yayılan yada yansıyan ışınımlarla yetinmek gerekir. Yer’ in kendi ekseni ve güneş çevresinde dönen, yalpalayan ve nutasyon hareketi yapan bir gözlem yeri olması da ek güçlükler doğurur. Ancak, gözlem araçlarını atmosferin dışına taşıyarak ya da gözlem aracının Yer’ in dönüşünün etkisini dengeleyecek biçimde hareket etmesini sağlayarak, bu tür güçlükler bir ölçüde yenilebilmektedir. Gökcisimleri ile ilgili çalışmalar çoğu zaman, ölçümleri de içeren gözlemlerden ve kuramsal araştırmalardan oluşur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:53 pm

İnsanoğlunun daha ilk çağlardan beri süregelen merakı, düşünen ve araştırmacı yapısı hemen her konuda olduğu gibi uzayıda araştırma ve inceleme yapmasına neden olmaktadır. Günümüzde NASA (National Aeronautics and Space Administration, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi olarak tercüme edilebilir), ESA (the European Space Agency, Avrupa Uzay Ajansı) gibi kuruluşların yanı sıra Rusya, Japonya, Kanada, Çin gibi ülkelerde uzay araştırmalarında öncülük yapmaktadır.

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Adszkbs

Uzay araştırmalarının başlıca nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Güneş sistemimizin araştırılıp incelenmesi, gezegenlerin yapısı

Dünya dışında yaşam olasılığının araştırılması

Galaksiler, yıldızlar, karadelikler ve diğer uzay yapıtaşlarının incelenmesi
Uzayın araştırılmasında daha onlarca neden sayılabilir. Ayrıca uzay araştırmaları; tıp, fizik, kimya, biyoloji, endüstri gibi diğer alanlara da çok önemli katkılar yapmaktadır.

UZAY ARAŞTIRMALARI TARİHİ
İnsanoğlunun uzay serüveni, Sovyetler Birliği’nin, 4 Ekim 1957′de Dünya’nın ilk yapay uydusu Sputnik-1′i uzaya göndermesiyle başladı. Sputnik-1, Dünya’dan 224 km yukarıda bazı bilimsel deneyler yapmak için fırlatılmıştı.

Sputnik-1′in ardından, uzaya ilk insanlı uçuşu yine Sovyetler gerçekleştirdi. 1961 yılında Yuri Gagarin, Vostok-1 adlı kapsül ile, Dünya’nın etrafını 1 kez dolandı. Sovyetler’in bu önemli başarıları karşısında ABD, o zamanlar daha yeni filizlenen uzay yarışında öncülük şansını yitirmişti. Ancak, 20 Haziran 1969′da Apollo-11 uçuşu ile ABD, Ay’a ilk kez insan indirmeyi başararak tarihe geçecek ve uzay araştırmaları alanında önemli adımların neredeyse tek odağı haline gelecekti.

İnsanoğlunun yaşadığı Dünya’ya “tepeden” bakmaya başladığı o tarihlerden bu yana, uzay araştırmaları ve uzaydan araştırmalar çok hızlı bir gelişim gösterdi; uzay teknolojilerinde ardı ardına devrimler yaşandı. Bir zamanlar yalnızca bilimsel merakın bir ürünü gibi görünen bu çalışmalar, bugün günlük yaşamın vazgeçilmez öğeleri haline geldi. Belki daha da önemlisi, felsefi görüşümüzü kökünden etkiledi. Artık evreni, her türlü etnik ve dinsel şovenizmden uzak, bir “dünya vatandaşı” duyarlılığıyla algılamaya başladık. Carl Sagan’ın deyişiyle “Merkezi ve kuruluş amacı biz olmayıp, enginlikte ve sonsuzlukta kaybolmuş minnacık; yüzlerce milyar galaksi ve milyarlarca trilyon yıldızla bezenmiş bir kozmik okyanusta dönüp dolaşan bir Dünya” üzerinde yaşadığımızı farkettik. İnsanoğlunun gözünü gökyüzüne çevirmesiyle başlayan bu süreç, uzayın kendisi gibi sonu olmayan bir serüvene benziyor. Uzay araştırmalarında kullanılan ve gün geçtikçe daha da güçlenen teknik donanım ve artan bilgi birikimi de bu serüvende insanoğlunun en büyük yardımcısı. Gelecek yüzyılın araştırmacıları hiç kuşku yok ki, uzay araştırmaları üzerine yoğunlaşacaklar. Bu araştırmaların temelini oluşturan, disiplinlerarası yatay çalışmalar, projeler, çalışma ve düşünce sistemleri de bu doğrultuda gelişecek.

Bilimin tüm disiplinlerinin bir arada bulunmasını gerektiren uzay araştırmaları büyük organizasyonlarla yürütülüyor. Bunlar arasında en önemlisi hiç kuşkusuz Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi-NASA. Önemli adımlara imza atmayı ve bunu iyi bir reklamla dünyaya duyurmayı hep başarmış olan NASA, uzay serüvenlerinin “Baş Oyuncu”su! Sovyetler ise, her ne kadar uzay çalışmalarının başını çekmiş ve uzay yarışında adı ABD ile birlikte anılmış olsa da bugün bu alanda öncü rolü oynamaktan biraz uzak görünüyor.

Günümüzde uzay araştırmaları bu iki ülkeyle sınırlı değil artık. Japonya, Kanada gibi gelişmiş ülkelerin bireysel çalışmalarının yanı sıra, adını son yıllarda sıkça duymaya başladığımız bir başka büyük organizasyon daha var: ESA. Uzay araştırmalarına oldukça iddialı başlayan ve görece daha genç bir organizasyon olan ESA, çokuluslu yapılanmasıyla da farklı bir ekolü temsil ediyor.

Kısa adı ESA (European Space Agency) olan Avrupa Uzay Ajansı, 14′ü kıta Avrupa ülkesi (Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya ve Norveç) biri de kısmi işbirliği (Kanada) olmak üzere 15 ülkenin hükümetler düzeyinde üyesi olduğu bir Avrupa kuruluşu. ESA, Avrupa’da bulunan iki eski Avrupa Uzay Organizasyonu, ESRO (European Space Research Organization) ile ELDO’nun (European Organization for the Development and Construction of Space Vehicle Launchers) birleşmesiyle 1975 yılında kurulmuş bir organizasyon. Çekirdeğini oluşturan bu iki kuruluşun yükümlülüklerini ve haklarını elinde tutan ESA, temel olarak, uzay bilimleri (gezegenler, uzay boşluğu, Güneş, ısı, enerji, göktaşları, yıldız sistemleri, uzay fiziği, astronomi vb.), yeryüzü gözlemleri (enerji, su, maden ve mineral kaynaklarının araştırılması), telekomünikasyon (uydu haberleşmesi, GPS), uzay taşıyıcıları (uydu fırlatma sistemleri, araştırma uyduları), mikroçekim ve uluslararası uzay istasyonu gibi alanlarda çalışmalarını sürdürüyor.

Uzay bilimi tek bir disiplin değil; Güneş ve gezegen araştırmalarından astrofiziğe dek uzanan geniş çaplı ve birbiriyle sıkı ilişki içinde olması gereken disiplinleri kapsıyor. Uzayı ve evreni araştırırken yakın çevremizi, gezegenleri ve her şeyden önemlisi Dünya’yı farklı bir açıdan inceliyor.


Uzay araştırmaları, diğer deneysel bilimlerle karşılaştırılmayacak büyük kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Göktaşları, Ay ve yakın gezegenler dışındaki hiçbir gökcismine ulaşılamadığı için, çoğu kez yalnızca gökcisimlerinden yayılan yada yansıyan ışınımlarla yetinmek gerekir. Yer’ in kendi ekseni ve güneş çevresinde dönen, yalpalayan ve nutasyon hareketi yapan bir gözlem yeri olması da ek güçlükler doğurur. Ancak, gözlem araçlarını atmosferin dışına taşıyarak ya da gözlem aracının Yer’ in dönüşünün etkisini dengeleyecek biçimde hareket etmesini sağlayarak, bu tür güçlükler bir ölçüde yenilebilmektedir. Gökcisimleri ile ilgili çalışmalar çoğu zaman, ölçümleri de içeren gözlemlerden ve kuramsal araştırmalardan oluşur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:54 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 2uzay
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 2:55 pm

Uzay'dan GörüntülerDünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Atbasiorion
At başlı orion yıldızı[/b]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:47 pm

Kongre Salonu Üstünde Yüzlerce Kişinin Şahitliğinde ve Kumburgaz'da Canlı Yayın Ekibi Tanıklığında Geldiler


13-14 Haziran 2009 tarihinde düzenlenen 4. Uluslararası UFO ve Yeniçağ Kongresinde ve sonrasında Kumburgaz bölgesinde yapılan kampta kayıt altına alınan görüntüler.



4. Uluslararası UFO Kongresinin konuşmacılarından Antonio Urzi, kongrenin 2. günü olan 14 Haziran'da iki kez yüzlerce kişinin tanıklığında yaşanan gözlemi kayıt altına aldı. Gözlem, kongrenin düzenlendiği İstanbul Wow Otel ve Kongre Merkezinde Norma Milanovich'in sunumu esnasında kongre salonu dışına çıkan yüzlerce kişi tarafından yapıldı.




Antonio Urzi, 2000 yılı sonundan itibaren, yaklaşık sekiz yıldır 1.700'ün üzerinde UFO gözlemi yapmış ve yüzlerce saatlik video görüntüleriyle bu gözlemlerini filme almıştır.. Kuzey İtalya'da Milano yakınlarında oturan Antonio Urzi ve eşi Simona son derece özel ve benzersiz bir deneyimle yüz yüzedirler.


Antonio Urzi'nin kongre salonu önünde çektiği ilk görüntü 16:30 ve aynı gün kongre bitminde verilen kokteyl ile eşzamanlı olarak 2. kez ve çok yakından 19:55 sularında kayda alındı.




Kongre sonrasında daha önce 3 yıl boyunca Yalçın YALMAN tarafından İstanbul Kumburgaz'da görüntülenen UFO'lar hakkında sunum ve gözlem yapmak üzere düzenlenen kampta ise 15 - 16 Haziranda Habertürk ve Kanal D ekibi tanıklığında 2 kez daha UFO gözlemi yapılmış ve kayda alınmıştır.




15 Haziran 2009 Pazartesi saat 23 dolaylarında kaydedilen görüntüler, canlı yayın için gelen Habertürk ekibi tanıklığında kayıt edilmiştir. Videolarda göreceğiniz, düzgün doğrusal hareketlerle ilerleyen bu cisim herhangi bir doğal fenomen değildir. Kameraların özellikleri nedeniyle yıldızlar kayıt edilemez.




16 Haziran 2009 Salı, saat: 14:30 dolaylarında yine Antonio Urzi tarafından olağan üstü ivme ile hareket eden cisim Kanal D T.v ekibi tanıklığında kayıt edilmiştir.


17 Haziran 2009 Çarşamba günü yapılan kayıtlar yine en kısa zamanda bu haber altında yayınlanacaktır.

(This footage was filmed by Antonio Urzi during the 4th International UFO and NEWAGE Congress in Istanbul on the 14th of June 2009 at WOW Convention Center and witnessed by hundreds of people who were there...)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:47 pm

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:49 pm

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:51 pm

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:52 pm

Erich Von Däniken, araştırmacı yazar, 14 Nisan 1935 tarihinde Zofingen, İsviçre'de dünyaya geldi. Fribourg kentinde St. Michel Koleji'nde öğrenim görürken zamanının çoğunu kutsal antik yazıları inceleyerek geçirdi. 5 yıldızlı bir otelin yöneticiliğini yaptığı 1968 yılında, Tanrıların Arabaları (Erinnerungen an die Zukunft) adlı ilk New Age kitabını yayınladı. İlk başta çok popüler olan yazar, daha sonra Carl Sagan gibi konu üzerine bilgili bilim adamları tarafından aldığı eleştirilerle gözden düşmüştür

Kitapları
Chariots of the Gods? (Erinnerungen an die Zukunft) (1968)
Gods from Outer Space (1970)
The Gold of the Gods (1972)
In Search of Ancient Gods (1973)
Miracles of the Gods (1974)
Signs of the Gods (1979)
Pathways to the Gods (1981)
The Eyes of the Sphinx (1996)
The Return of the Gods - Evidence of Extraterrestrial Visitations. (1997)
Odyssey of the Gods - An Alien History of Ancient Greece. (2000)

Dış bağlantılar
Kişisel web sitesi

http://www.daniken.com/e/index.html
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:53 pm

Bu yaratık dünyayı şaşkına uğrattı. Dünyada yaşayan hiçbir şeye benzemiyordu. İspanyol bilimadamı sırrı çözdü...Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Ngo7s42007'de Meksikalı bir çiftçi bir yaratık buldu. Çifti onu gördüğünde ödü patladı. Hemen oracıkta bulduğu bir su birikintisine atıp boğuverdi. Sonra da incelenmesi için yetkilere götürdü. Uzmanlar yaratığın DNA'sını bulamadılar. Bilimadamlarının çoğuna göre bu yaratık türü bulunmamış bir hayvana aitti.

Sonunda İspanyol bilimadamı yaratığın DNA'sı çözdü. Ona göre yaratık kesinlikle hayvan değil, yüzde 99,99 dünya dışı bir varlık...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:53 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Mbqt1iSirius UFO Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan Saba Tümer'in CNN TÜRK'te yayınlanan programına katıldı ve Metepec yaratığıyla ilgili son gelişmeleri anlattı.Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Vzbzm0
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:54 pm

YARATIK SUDA SAATLERCE ÖLMÜYOR
"Bu yaratık Meksika'nın Metepec bölgesinde ele geçirildi. Bir çiftçi bunu buluyor ve korkuyor ve öldürüyor" diyen Akdoğan yaratığın öldürülme hikayesinin de ilginç olduğunu söyledi: " Öldürmesi de çok enteresan. Varlığı suda saatlerce tutuyor. Normalde solungaçları olmayan bir varlık suda yaşayamaz ama bu yaratık suda birkaç saat yaşabiliyor ve sonra ölüyor.Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 9k2zrbDNA'SI ÇÖZÜLDÜ
Fare kapanına yakalanan yaratığın büyüklüğünün 15-20 santimetre olduğunu söyleyen Akdoğan hücrelerinde nükleosit olduğunu, yani kesinlikle bir DNA'ya sahip olduğunu belirtti.>NA'sının da bulunduğunu izleyicilere şu sözlerle aktardı: "İlk başta DNA için Meksika Devlet üniversitesine, ardından Kanada Devlet üniversitesine parça gönderildi. İkisi de DNA'sını bulamadık dedi. Sonunda İspanya'nın en önemli bilim adamı Hose Antonio DNA'ya ulaştı. Sonuç bir 'homosapiens'e ait. Yani bir insanımsı yaratık... Bunun bir hayvan değil. Zeki bir varlığa ait olduğu kanıtlandı."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:54 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 21doi0pYÜZDE 99,99 UZAYLI
Akdoğan yaratıkla ilgili şu bilgilere verdi: "Göz yapısı ve kulakları incelendi. Müthiş bir duyma yeteneği var. Bizim duyacağımız frekansların çok üstünde frekansları duyuyor. Ben Antonio'ya sordum daha sonra "nedir bu?" diye. "Yüzde 99,99 dünya dışı bir varlık" dedi. Şimdi ikinci testi yapacaklar. Kasım ortasında da bir basın toplantısı yapacaklar."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:55 pm

BÖLGEDE UFOLAR SIKÇA GÖRÜLÜYOR
Akdoğan yaratığın uzaylı olduğuna kendisinin de inandığını çünkü o bölgenin yoğun UFO ziyaretine maruz kaldığını da belirtti.
Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 I3rpdl
ÇİFTÇİ ERİMİŞ HALDE BULUNDU

Peki onu bulan çiftçiye ne oldu. Bu sorunun cevabını da Akdoğan şöyle verdi: "Çiftçi de ilginç bir şekilde ölü bulunuyor. Otobanın kenarında arabası park edilmiş ve yanmış bir şekilde ölü bulunuyor. Ama normal bir yanma değil, metali eritecek kadar bir sıcağa maruz kalmış."
Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 2ns5etj
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:55 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Sdk9cp
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
Beyaz Melek
Administrator
Beyaz Melek


Mesaj Sayısı : 3485
Yaş : 57
Kayıt tarihi : 23/11/07

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler   Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Kas. 27, 2012 4:55 pm

Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 24ffdxcDünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler - Sayfa 2 Sdk9cp
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rose-garden.niceboard.net
 
Dünyanın Gizemleri ve Çözülmeyi Bekleyen Şifreler
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gül Bahçesi :: GİZEMLER ÜLKESİ-
Buraya geçin: